Kordon Kanı

Gönderildiği yer: Hamilelik Dönemi, Sağlık | 0

Doğum sırasında bebeğinizden aldıracağınız kordon kanından elde edilen kök hücreler ile, kendisinin ve doku tiplemesi uyması halinde birinci derecede yakın akrabalarının sağlığını güvence altına aldırabilirsiniz. Kök hücreler, hayatımızı tehdit eden pek çok hastalığın tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır.

Hangi hastalıkların tedavisinde kullanılır ?
Yaygın olarak başta kan ve kemik iliği kaynaklı kanserler olmak üzere çeşitli kanser tiplerinde, kemik iliği ve bağışıklık sisteminin yetmezlik durumlarında tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Yakın gelecekte kordon kanı kök hücre nakillerinden başka, birçok hastalıkta hasarlı doku ve organlara yeniden fonksiyon kazandırmak amacıyla kullanılacaktır.

Bilim adamları şu anki dönemi tıpta bir “değişim noktası” olarak tanımlıyor, çünkü yapılmakta olan bilimsel araştırmalar inanılmaz tedaviler vaat etmektedir. Yapılan çalışmalar, kordon kanından elde edilen kök hücrelerin Alzheimer, Parkinson, kas erimesi hastalıkları gibi, kanser dışındaki pek çok hastalıkta da kullanılabileceği yolunda umut vermektedir. Sonuçta kordon kanı saklanması ileriye yönelik sağlık sigortası olarak düşünülebilir.

Kordon kanının tedavide onay aldığı hastalıklar:
• Çocukluk çağı lösemi ve lenfomaları
• Myelodisplastik sendrom,
• Myeloproliferatif bozukluklar
• Kalıtsal veya kazanılmış kemik iliği yetmezliği (Aplastik anemi)
• Hemoglobinopatiler (Akdeniz anemisi, orak hücreli anemi)
• İmmün yetmezlikler
• Metabolik hastalıklar
• Solid organ tümörleri

Kordon kanının tedavide araştırma safhasında olduğu hastalıklar :
• Tümörlere ya da enfeksiyonlara karşı immünotedavi
• Serberal palsi
• Diabet
• İşitme kaybı
• Gen tedavisi

Aklınızda bulunsun!
Hem normal hem de sezaryen doğumlarda kordon kanı toplama işlemi uygulanabilir.

Normal ve Sezeryan Doğum

Gönderildiği yer: Hamilelik Dönemi, Sağlık | 0

Normal doğum 38-42 gebelik haftaları arasında kendiliğinden başlayan rahim kasılmalarıyla bebeğin vajinal yolla doğmasıdır. Normal doğumda, bebek doğduktan en geç yarım saat içerisinde  plesanta ve zarları kendiliğinden rahimden dışarı atılır. Normal bir doğumda yaklaşık 300 ml kadar kan kaybı olur. Doğum için geçen süre 24 saatten daha azdır.

Normal Doğumun Bebeğe Yararları 
• Normal doğum ile dünyaya gelen bebeklerde solunum sıkıntısı gelişme riski daha azdır.
• Bebeğin bağışıklık sisteminin gelişmesine olumlu etkisi vardır.
• Normal doğum sırasında bebekte salgılanan mutluluk hormonu (endorfin) bebeğin kordon kanında tespit edilmiştir.
• Normal doğum ile doğan bebeklerin anne memesini emme becerisinin daha iyi olduğu gözlemlenmiştir.

Normal Doğumun Anneye Yararları
• Normal doğumdan sonra annenin günlük hayata dönüş süresi ve taburcu edilme süresi daha kısadır.
• Normal doğum yapan annenin rahminde bir kesi veya hasar oluşmadığı için sonraki doğumlarını da normal yolla yapma şansı vardır.
• Normal doğumda doğum sonrası enfeksiyon ve kanama benzeri komplikasyonlar daha azdır.
• Normal doğum yapan annenin doğum sonrasında ağrı şikayeti, sezaryene göre çok azdır.

Sezeryan, vajinal yoldan normal doğması mümkün olmayan bebeğin, annenin karın duvarı ve rahim (uterus) açılarak doğmasını sağlayan bir ameliyattır. Kesi, kasığın hemen üzerindeki karın bölgesinden yapılır. Uterus açılır ve amniotik sıvı boşaltılarak bebek çıkarılır.

Sezeryan ameliyatı, anestezi altında yapılır. Genel anestezi, spinal veya epidural anestezi tercih edilebilir. Sezeryandan sonra hastanede ortalama kalış süresi 1–3 gün arasında değişir.  İyileşme, normal doğuma göre daha uzun sürede gerçekleşir.

Hangi durumlarda sezeryan gereklidir?
Normalde baş ile doğum kanalına gelen bebeğin; kol, omuz veya yüzü ile doğum kanalına ters gelmesi durumunda normal doğum mümkün olmaz. Bebeğin başı ile doğum kanalı arasında uyuşmazlık varsa ve kafa doğum kanalından geçemeyecek kadar büyük veya doğum kanalı normalden darsa normal doğum yerine sezeryan tercih edilir. Anne, daha önce rahimde iz bırakan sezeryan veya rahimden ur alma (myomektomi) gibi bir ameliyat geçirdiyse, normal doğumda eski ameliyat yerinden rahimde yırtılma riski oluşabileceğinden sezeryan tercih edilir. Plasentanın; doğum kanalını kapatacak şekilde rahmin alt bölümünde konumlanması halinde sezeryan ameliyatı tercih edilir. Plasentanın bebeğin doğumundan önce yerinden ayrılması durumunda bebeğin hayatını kurtarmak amacıyla vakit kaybetmeden sezeryan yapılır. Bebeğin doğum ağrıları sırasında sıkıntıya girmesi ve kalp atışlarının bozulması halinde sezeryan ameliyatı yapılır. İkiz veya üçüz gibi çoğul gebeliklerde sezeryan tercih edilebilir.

Sezeryanın riskleri nelerdir?
Sezeryanla doğum, günümüzde güvenli koşullarda yapılıyor olsa da bazı komplikasyonlar oluşabilir.

Anestezi nedeniyle oluşan riskler: İlaç reaksiyonları ve solunum problemleri
Cerrahi ile ilişkili riskler: Kanama ve enfeksiyon
Sezeryana özel riskler: Safra kesesi veya uterus enfeksiyonu, idrar kanallarında ve bebekte oluşabilecek hasarlar

Bebek ve anne için doğum şeklini belirlerken; sezeryanın veya normal doğumun avantaj ve dezavantajları göz önünde bulundurulmalı, doktorun önerileri ve değerlendirmeleri dikkate alınmalıdır. Annenin veya bebeğin hayatını tehlikeye sokacak herhangi bir durumda doğum sezeryanla yapılmalıdır. Anne ve bebek sağlığı için en sağlıklı ve doğal olanın normal doğum olduğu artık dünyada yaygın kabul görmektedir, bu nedenle zorunlu olmadıkça sezeryan yapılmaması ve normal doğum oranlarının ülkelerde daha fazla arttırılması önerilmektedir.

Erken Doğum Riski

Doğumun 36. gebelik haftası tamamlanmadan gerçekleşmesi, “erken doğum (preterm)”, bebeğe de “prematüre” adı verilir. Prematüre bebekte başta akciğerler olmak üzere bazı organların gelişimi henüz tamamlanmamış olduğundan erken doğum, bebeğe yoğun bakım gerektirir. Prematüre bebekler, genellikle yoğun bakım ünitesine ihtiyaç duyacağı için erken doğum riski bulunan anne adaylarının, bebek yoğun bakım ünitesi bulunan bir hastanede  doğum yapması, bebeğin yaşayabileceği olası komplikasyonların azaltılması yönünden önemlidir.

Erken Doğum Riski Bulunan Anne Adayları 
• Hipertansiyon hastaları,
• Diyabet hastaları,
• 17 yaşından küçük ya da 35 yaşından büyük olanlar,
• Daha önce erken doğum yapmış olanlar,
• Daha önceden çoğul gebeliği olanlar,
• Sigara, alkol ya da ilaç kullananlar,
• Alt genital sistemde enfeksiyon geçirenler,
• Rahim ya da rahim ağzı anormallikleri olanlar.

Anne Karnında Cerrahi Müdahaleler

Gönderildiği yer: Hamilelik Dönemi, Sağlık | 0

Gebelik sürecinde bebeğin gelişimi yakından takip edilirken karşılaşılan bazı komplikasyonlarda gerekli görülürse anne karnında bebeğe cerrahi girişimle tedavi uygulama yapılabilir.

Amnioinfüzyon  Sıvı Takviyesi: Erken membran rüptürü olmayan durumlarda (vagiandan amnion sıvı kaçağı olmayan hallerde) amnion sıvısı yok denecek kadar azalmış gebeliklerde, yapılan inceleme sonucuna göre karar verilerek, bebeğin anne karnında büyüme ve gelişmesine yardımcı olmak için amnioinfüzyon-sıvı takviyesi işlemi yapılır.

Amnioexchange Sıvı Değişimi: Bebeğin bağırsaklarının ilk üç aydan sonra karın dışında gelişimine devam ettiği durumlarda (Gastroschisis – Gastroşizis) bağırsak hasarının azaltılması için belli periyotlarda bebeğin içinde bulunduğu sıvı değiştirilmektedir.

Şant Uygulamaları: Özellikle bebeklerin mesane boynundaki bir tıkanıklığa bağlı olarak idrar yapamadıkları durumlarda “Vezikoamniotik Şant” uygulaması ile bebeğin mesanesinin geçici olarak amnion boşluğuna akışı sağlanır.

Akciğerlerinde  “kistik adenomatoid malformasyon” gibi hastalıklara bağlı olarak gelişebilen ve akciğer dokusu ile kalbin gelişim ve yerleşiminde değişikliklere yol açabilen büyük kistlerin varlığında “torakoamniotik şant” uygulamaları yapılır.

Kan Transfüzyonu:  Anne karnındaki fetusta çeşitli nedenlerle anemi (kansızlık) gelişirse, anne karnındaki bebeğe kan verilmesi işlemidir.

Fetoskopi: İkiz gebeliklerde bebekler arasında kan geçişine bağlı “ikizden ikize transfüzyon sendromu” gelişirse, bebekleri besleyen “plasenta” denilen organ yüzeyindeki anastomozlar (bağlantılar) lazer yardımıyla “koagule” edilerek, bebekler arasındaki kan geçişi tedavi edilir.

Gebelik ve Gebeliğin Takibi

Gönderildiği yer: Hamilelik Dönemi, Sağlık | 0

Gebelik ortalama 9 ay 10 gün veya 40 hafta devam eden bir süreçtir. Gebelik, 3 dönemde  değerlendirilir. İlk 3 ay “1. Trimester”, 4-6 aylar “2. Trimester”, 7-9 aylar ise “3. Trimester” olarak adlandırılır. Gebeliğin ilk 3 aylık dönemi yani “1. Trimester”, salgılanmakta olan gebelik hormonuna bağlı keskin değişimler ve vücudun gebeliğe alışma süreci nedeniyle gebeliğin diğer dönemlerine göre daha zor bir dönemdir.

Gebelik öncesi hasta değerlendirilmesi ve gebeliğe hazırlanması, gebelik takibidir. Bu kapsamdaki süreçler:
• Gebeliğin doğrulanması (Ultrasonografik olarak ve kanda gebelik testi- ẞ-hCG yapılarak)
• Gebelik rutin tetkiklerinin yapılması (Kan ve idrar testleri)
• Gebelikte genetik tarama testlerinin yapılması (Down sendromu-Trisomi 21, Trisomi 13 ve Trisomi 18)

Kent Hastanesi Doğum Kliniği’nde gebelik ultrason incelemeleri, ultrasonografi için radyoloji bölümüne ya da başka merkezlere yönlendirilme yapılmaksızın, kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarınca gerçekleştirilmektedir.

Genetik Tarama Testi Nedir?
Bebeğin kromozom anomalileri yönünden; Down sendromu-Trisomi 21, Trisomi 13 ve Trisomi 18 için belli bir risk grubunda olup olmadığı araştırılır. Bu test sonuçlarına göre anne-baba adaylarına bebeklerinin adı geçen kromozomal anomaliler yönünden riskli bir gruba girip girmedikleri yönünde bilgi verilir. Bu test sonuçlarına bakılarak “Bebeğiniz tamamen sağlıklı ya da hasta” demek mümkün değildir.

İlk 3 Ay Tarama Testi (İkili Test)
Gebeliğin 11-14. haftaları arasında yapılır. Ense kalınlığı (Nuchal Translucency) ölçümü ile anne kanında  “PAPP-A” ve “serbest ẞ-hCG” adlı iki hormona bakılarak, Down sendromu-Trisomi 21, Trisomi 13 ve Trisomi 18 için risk hesaplaması yapılır. Bu tarama testi sırasında kliniğimizde bebeğin sağlık durumunun değerlendirmesine ek katkı sağlayan parametreler de incelenir.

Bu parametreler:
• Bebeğin burun kemiği (Nasal kemik-nasal bone)
• Bebeğin yüz açısı (Facial açı-facial angle)
• Intrakranial şeffaflık (Intracranial translucency): Spina bifida erken tanısı için  • Ductus venosus doppler incelemesi
• Hepatik arter doppler incelemesi
• Uterin arter doppler incelemesi: Preeklampsi- gebelik hipertansiyonu ve bebekte gelişme kısıtlanması riskinin belirlenmesi
• Rahim ağzı (serviks) uzunluğu ölçülmesi: Erken doğum riskinin belirlenmesi

İkinci 3 Ay Tarama Testi (Üçlü-Dörtlü Test)
İlk üç ay tarama testini yaptıramamış olan hastalarda tercih edilir. Gebeliğin 15-21. haftaları arasında yapılır. Fetal biyometriye ek olarak, anne kanında serbest ẞ-hCG, estriol, AFP (üçlü test) ve Inhibin (dörtlü test) bakılarak Down sendromu-Trisomi 21, Trisomi 13 ve 18 için risk hesaplaması yapılır.
Önemli Not: Kliniğimizde her gebeye sadece bir tane genetik tarama testi önerilmektedir ve bu da ilk üç ay tarama testi (ikili test) şeklindedir. Sadece ilk üç ay tarama testini yaptıramamış olan hastalarımıza ikinci üç ay tarama testini (üçlü-dörtlü test) önermekteyiz. İki testin birlikte yapılıp, ayrı ayrı değerlendirilmesi sonucunda 100 gebeden 10’una (yanlış pozitiflik nedeniyle) gereksiz yere amniosentez yapılmış olacaktır. İki testin birlikte yapılabilmesi için entegre tarama yöntemi uygulanarak tek sonuç veren programlar kullanılıp, değerlendirme yapmak gerekmektedir.

Tarama test sonuçları, doktorunuz tarafından değerlendirilerek, riskli gruba girip girmediğiniz belirlenir. Yüksek riskli grupta olan hastalara “Genetik Tanı Testleri” önerilir.

Genetik Tanı Testleri
Tarama testleri sonucunda yüksek riskli bulunan gebelere genetik tanı yapılarak bebeğin kromozomları belirlenerek kromozomlarda sayısal ve yapısal anomali olup olmadığı belirlenir ve kesin sonuç verilir.

Bu testler:
Korion Villus Örneklemesi (CVS): Gebeliğin 11-14. haftaları arasında anne karnından iğne yardımı ile girilerek, plasentadan (bebeğin eşi) fetal hücreler aspire edilerek, genetik inceleme yapılır.

Amniosentez: Gebeliğin 16-22. haftaları arasında anne karnından iğne yardımı ile girilerek, amnion sıvısından (bebeğin içinde geliştiği sıvı) örnekleme yapılır.

Kordosentez: Gebeliğin 20. haftasından sonra anne karnından iğne yardımı ile girilerek göbek kordonundan bebeğe ait kan örneği alınarak yapılır.
Gebelik takiplerinin ultrasonografi eşliğinde (2 boyutlu, 3 ve 4 boyutlu, renkli doppler ve power doppler inceleme) yapılması

18-23 hafta genetik sonogram (ayrıntılı- detaylı ultrasonografik inceleme): Bebeğin organ gelişimi incelenir.

1 7 8 9 10 11 12 13 20