Şile Sakılıgöl – Doğaya Alıştırma Gezisi #1

Gönderildiği yer: Gezi | 0

Şile, İstanbul iline bağlı bir ilçedir. Marmara Bölgesi’nin kuzey doğusunda, Karadeniz kıyısındadır. İstanbul Kadıköy’den yaklaşık bir saatlik bir yolculukla Şile’ye ulaşmak mümkündür. Şile otobanından geçerken ana kavşaktan sağa doğru döndüğünüzde Karamandere köyüne doğru gidersiniz. Köyün içinden geçtikten sonra yol sizi Saklıgöl’e kadar götürür.

Arabaları bıraktıktan sonra göl kenarındaki tesislere çıkan merdivenleri kullanarak bu baraj gölüne ulaşabilirsiniz. Tesislerin sol tarafından başlayan yürüyüş yolu ormanın içlerine kadar devam ediyor. Minik adımlar için biz rotamızı kısa tuttuk. Bu sırada yolboyunca yeşillenmekte olan doğayı gözlemledik ve kavanozlarımıza ilginç bulduğumuz bitki ve taşlardan örnekler topladık.

Yürüyüşün dönüşünde köy içerisinden geçeerken gördüğümüz dere kenarında yer alan gözlemecilere uğradık. Köy ayranı miniklerin yalana yalana içtikleri nefis bir içecek oldu.

Bebeklere Uyku Kılavuzu

Gönderildiği yer: Sağlık | 0

Bebeğinizin Gece Uyumasına Yardım Edin

Bebekler uyurken çok masum ve tatlı görünürler. Ancak onları uyutabilmek için yaşananlar bazen tam bir kâbusa dönüşebilir. Bu stresi ortadan kaldırmak için bebeğinizi bir uyku rutinine alıştırmalısınız.

Bebeğinizin uyku gereksinimlerini anlayın

İlk 2 ayda, yeni doğan bebeğiniz sadece yemek yemeye ve uyumaya ihtiyaç duyar. Neredeyse iki saate bir emzirebilirsiniz. Biberonla besliyorsanız bu süre daha da kısa olabilir.

Bebeğiniz günde 10 ile 18 saat arasıdna, bazen bir seferde 3- 4 saat uyuyabilir. Bu dönemde bebekler gece gündüz arasındaki farkı bilmezler. Bu yüzdende sizin için uyku zamanı onlar için beslenme zamanı olabilir. Gece uyanmalarının sebebi budur.

3-6 aya kadar birçok bebek 6 saatlik bir süreyle uyuyabilir. Ancak, bebeğinizin güzel bir rutine girdiğini düşündüğünüz anda – genellikle 6 ila 9 ay arası – anormal durumlar yaşayabilirsiniz. Örneğin, bebeğiniz uyumaya çalışırken sizi yanında tutmak için aniden ağlamaya başlayabilir.

Yatmadan Önce

Yapılan araştırmalar bebeklerini bir rutine alıştıran annelerin, 7. aydan sonra daha az gece uyanmalarıyla karşılaştıklarını gösteriyor. Bu ebeveynler bebek daha 6 ila 8 haftalıkken bilinçli veya bilinçsiz olarak bebeklerini bir rutinle hazırlayan annelerden oluşuyor.

Peki nedir bu rutinler? Yatmadan önce gerçekleştirilen aktiviteler bir düzen kurmanın anahtarını oluşturuyor.

İşte başarının anahtarı:

  • Gün boyunca aktif oyunlar oynayın ve akşamları ise daha sessiz oyunlar oynayın. Bu, yatmadan hemen önce bebeğinizin heyecanlanmasını önler.
  • Faaliyetlere aynı sırayla, gece gündüz değişmeden devam edin.
  • Her faaliyeti sakin ve huzurlu yapın, özellikle gün sonuna doğru yapılan faaliyetlerde sakin ve sessiz olun.
  • Çoğu bebek yatmadan hemen önce banyo yapmanın keyfini çıkarır; bu da bebeği yatıştırır.
  • Bebeğinizin en sevdiği etkinliği belirleyin ve onu da yatak odasında yapın. Bu, yatmadan önce sabırsızlanmasını ve uyku mekânını sevdiği şeylerle ilişkilendirmesine yardımcı olacaktır.
  • Bebeğinizin yatak odasında gece koşullarını tutarlı hale getirin. Gecenin bir yarısı uyanırsa odadaki sesler ve ışıklar uykuya daldığı andaki gibi olmalı.

Bebeğinizin Gece Uyumasına Yardım Edin

Uykulu Bebeğinizi Yatağa Yerleştirin

Bebeğiniz 6 ila 12 haftalıkken başlayarak onu uykulu olana kadar yatıştırın. Uykunun eşiğinde olduğunda, onu bir yere bırakın ve tek başına dalmasına izin verin. Kollarında tamamen uykuya girene kadar beklemeyin. Bu daha sonrada kurtulmakta zorlanacağınız bir durum haline gelebilir.

Bu alıştırma, bebeğinizi kendi kendine uyuması için eğitir ve gece boyunca uyandığında onu uyutmaya ya da kucaklamaya ihtiyacınız olmayacaktır.

İlk Güvenlik: SIDS Riski (Ani Bebek Ölümü Sendromu)

Doktorlar, bebeğiniz uyurken meydana gelebilecek SIDS şansını düşürmek için şunları yapmanızı öneriyor:

  • Bebeği daima sırt üstü yatarken uyutun.
  • Daima sıkı bir uyku yüzeyi kullanın. Araba koltukları ve çöken, gömülen koltuk, yastık ve benzeri nesneler uyku için tavsiye edilmez.
  • Bebeğiniz sizinle aynı odada, ancak sizinle farklı yatakta olmalıdır.
  • Yumuşak nesneleri veya gevşek yatakları karyolanın dışında tutun. Buna yastıklar, battaniyeler, doldurulmuş hayvanlar ve tampon yastıkları dâhildir.
  • Kamalar ve pozisyon düzenleyiciler kullanmayın.
  • Bebeğinize yatmadan önce bir emzik takın. Emzikleri yüzüne uygun seçin.
  • Bebeğinizin kafasını örtmekten veya aşırı sıcak tutmaktan kaçının.
  • Bu dönemde SIDS riskini azaltmak için satılan ev monitörlerini veya ticari cihazları kullanmayın. Bu cihazlar bebeğin nefesini veya durumunu size iletebilecek kadar hassas olmayabilir.
  • Bebeğinizin tavsiye edilen aşıları olduğundan emin olun.
  • Sigara içmeyin.
  • Bebeğinizi mümkün olduğunca emzirin.

 

Ferber Yöntemi

Ferber Yöntemi,  uyku problemleri olan bebeklerin sorunlarını çözmek amacıyla Dr. Richard Ferber tarafından geliştirilmiş bir bebek uyku eğitimi modelidir. Bebeğinin tek uyumasını isteyen annelerin daha çok başvurduğu bir yöntem olmakla beraber, bazı annelerce çok kabul görürken bazı annelerin reddettiği bir yöntemdir. Bu yöntemi uygulamak için bebeğin 4-6 aylık süreci doldurmuş olması gerekir.

İşte nasıl yapıldığı hakkında genel bir bakış:

Bebeğinizi uykulu haldeyken yatağına bırakın. Yatmadan önce yaptığınız rutinleri yaptıktan sonra odadan çıkın.

Bebeğiniz ağlamaya başlarsa onu kontrol etmeden önce birkaç dakika bekleyin. Bu süre size ve bebeğinize bağlıdır. 1 ila 5 dakika arasında beklemeye başlayabilirsiniz.

Bebeğinizin odasına tekrar girdiğinizde onu rahatlatmaya çalışın. Ama onu terk etmeyin ve ayrılırken ağlamaya devam etse bile 2 veya 3 dakikadan fazla kalmayın. Onun için yüzünüzü görmek bebeğinizin yakında olduğunuzdan emin olması için yeterlidir. Bu şekilde zamanla başına uyuyabilir.

Ağlamaya devam ederse, onu kontrol etmeye başlamadan önce beklediğiniz süreyi yavaş yavaş artırın. Örneğin, ilk kez 3 dakika beklerseniz, ikinci kez 5 dakika, bundan sonra da 10 dakika bekleyin. Ertesi gece ilk kez 5 dakika, ikinci kez 10 dakika ve bundan sonra da 12 dakika bekleyin.

Bu yöntemi benimsemek, ilk birkaç gece zor olabilir. Ancak, bebeğinizin uyku düzeninde 3. günde ya da 4. günde iyileşme görülebileceksiniz. Çoğu ebeveyn, bir hafta içinde iyileşme görür.

İpucu: Ferber Metodunu denemek isterseniz, uyku eğitiminin ilk gecesinden önce iyi dinlendirilmiş olduğunuzdan emin olun. Özellikle ilk geceler için bebeğinizin ağlamalarını dinlemek, saatinizi kontrol etmek ve odasına girip çıkmak için çok zaman harcayacaksınız.

Ağladığında bebeğinizden uzak durmanız zorsa, bu yöntem iyi bir seçim olmayabilir. Araştırmalar ebeveynlerin bu yöntemi uygularken çok fazla strese kapıldıklarını gösteriyor. Bu ağlama krizlerine dayanamayacak ailelerin yöntemi yarıda bırakması veya hatalı uygulamalar yapması farklı sorunlara yol açabiliyor.

Ailecek Yemek Yemenin Çocuk Gelişimi için Önemi

Gönderildiği yer: Sağlık | 0

Bir masa etrafında oturup yemek yemenin verdiği keyfi herkes bilir. Bütün ailenin bir araya geldiği büyük akşam yemeklerinin tadı damağımızda kalır. Peki bu aile yemeklerinin keyif vermenin yanı sıra çocuğunuzun gelişiminde ve ruh sağlığında çok önemli bir rol oynadığını biliyor muydunuz?

Yapılan araştırmalar her akşam beraber yemek yiyen ailelerin çocuklarının gelişimiyle ilgili çok önemli bazı bulguları ortaya koymaktadır. Düzenli bir şekilde ailecek yemek yemek ailenin çocuklarını bir çok açıdan olumlu bir şekilde etkilemektedir. Bu alışkanlığın çocukların psikolojik ve davranışsal gelişimini desteklediği ve hatta fiziksel olarak da daha sağlıklı olmalarını sağladığı görülmüştür.

Ailenin her akşam bir masa etrafında buluşması ve beraber vakit geçirmesi, çocukların sosyal hayata daha yetkin bir şekilde uyum sağlamayı öğrenmesi için paha biçilmez bir fırsattır. Bunun yanı sıra paylaşımlar yapılan bir akşam yemeği çocuğun kendisini desteklenmiş hissetmesini ve duygusal açıdan beslenmesini sağlar. Benzer etkiler kendini ergenlik döneminde de göstermeye devam eder. Aile yemeklerinin ergenleri depresyona karşı koruduğu ve onlarda kendine güven hissini de arttırdığı bulunmuştur. İşin ilginç tarafı, aile içindeki genel birlik-beraberlik hissi çok yüksek olmasa bile beraber akşam yemeği yemenin koruyucu etkisi görülmeye devam etmiştir.

Aile yemeklerinin diğer bir önemli yanı ise çocukları ve özellikle ergenleri, olumsuz ve uyumsuz davranışlardan korumasıdır. Akşam yemeği alışkanlığına sahip ailelerde, çocukları risk grubunda olsalar bile, madde kullanımı, yaşıtlarına karşı şiddet gösterme gibi uyumsuz davranışların daha az ortaya çıktığı bulunmuştur. Hatta bu gibi ailelerin çocuklarının akademik başarısının ve okul uyumunun daha yüksek olduğu da bulgular arasındadır.

Son olarak beraber akşam yemeği yeme alışkanlığı olan ailelerin çocuklarının, daha sağlıklı yeme alışkanlıkları geliştirdiği görülmüştür. Bu çocukların daha çok sebze ve meyve tükettiği ve şişmanlık oranlarının daha düşük olduğu gözlenmiştir. Çocuklar yeni tatlara açık olmayı ve abur cubur dışında bir şeylerden keyif almayı ancak ebeveynlerini örnek alarak öğrenirler. Aile yemekleri sayesinde yemeğin sadece hızla geçiştirilecek bir zorunluluk değil, tadı çıkartılacak bir ihtiyaç olduğunu görmüş olurlar.

Yani buradan anlaşılıyor ki görünüşte çok basit bir şey gibi gözüken akşam yemeği, ailecek yenildiğinde çocuğunuz için vazgeçilmez derecede önemlidir. Televizyon karşısında yemek yemek yerine her akşam bir sofra etrafında geçireceğiniz bir saat ile çocuğunuzun gelişimi için çok önemli bir adım atmış olursunuz.

Uzman Psikolog Zeynep Tunalıoğlu

Referanslar:

Eisenberg, M. E., Olson, R. E., Neumark-Sztainer, D., Story, M., & Bearinger, L. H. (2004). Correlations between family meals and psychosocial well-being among adolescents. Arch Pediatr Adolesc Med., 158(8), 792–6.

Levin, K. A., Kirby, J., & Currie, C. (2012). Adolescent risk behaviours and mealtime routines: does family meal frequency alter the association between family structure and risk behaviour? Health Education Research, 27(1), 24–35.

Larson , N. I., Neumark-Sztainer , D., Hannan, P. J., & Story, M. (2007). Family meals during adolescence are associated with higher diet quality and healthful meal patterns during young adulthood. Journal of the American Dietetic Association107(9), 1502-1510.

Bebeklere Neden Bal Yedirilmez?

Gönderildiği yer: Sağlık | 0

Arılar bal yapmak için nektar toplarken botulizm bakteri sporlarını da beraber alıp farkında olmadan bal yapımında kullanabilirler. Yetişkinlerde bu balın yenmesi sorun yaratmaz. Bebeklerde ise hem vücudun savunma ve sindirim sistemleri yeterince gelişmemiş hem de mide hâlâ ancak anne sütünü hazmedebilecek durumda olduğundan, bu bakteri, bir yaşından küçüklerde botulizm adı verilen tehlikeli bir zehirlenmeye neden olabilir. Ancak bir yaşından sonra böyle bir sorun olmadığı gibi, annenin hamilelik ve emzirme döneminde bal tüketmesinde de bir sakınca yoktur.

Botulizm Belirtileri

Bebeğe bal verdikten sonra; düzelmeyen kabızlık, kol-bacak ya da boyun kaslarında gevşeklik, cansız ve zayıf ağlama, emme ve beslenmede azalma, sürekli olarak halsizlik, solunum sıkıntısı- hırıltı gibi belirtilere rastlandığında doktorunuza başvurmanız gerekmektedir.

Belirtiler yenildikten sonra 12-36 saat arasında belirmeye başlar:

  • İnatçı kabızlık
  • Tükürük salgısında azalma
  • Halsizlik, aktivitede azalma
  • Ağlamanın cılız olması
  • Kol, bacak ve boyunda gevşeklik
  • Emme ve beslenmenin bozulması
  • Sinir sisteminin etkilenmesi sonucu felç
  • Göz kapaklarında düşme (pitozis)
  • Göz bebeklerinde büyüme (midriazis)
  • Solunum kaslarının felci sonucu ölüm…

Bebeklerin bağışıklık sistemleri erişkinlere göre daha az gelişmiş olduğu ve bağırsak olgunlaşmadığı için 6 aya kadar alerjen maddelerin bağırsaklardan emilerek kana karışma olasılığı bulunur. 6 aydan önce verilen bal, çilek, kivi, yumurta beyazı, çikolata, kakao gibi alerjen gıda ve maddeler aşırı duyarlılığı tetikleyip ileri yaşlarda bu besinlere karşı alerji ve astım gibi hastalıklara zemin hazırlayabilir.

Korunma Yolları

  • Bir yaşından önce bebeklere kesinlikle bal verilmemeli.
  • Yiyecekleri sağlığa uygunluk kurallarına uygun hazırlamalı.
  • Konserve gıdalar tüketilmeden önce kapağında bombe oluşmadığı kontrol edilmeli.
  • Evde hazırlanan konserveler tam anlamıyla mikroptan arındırılmalı, uygun şekilde kaynatılmalı
  • Her türlü konserve, yenmeden önce en az 15 dakika kaynatılmalı
  • Kuşku duyulan besinlerin asla tadına bakılmamalı, bir fasulye tanesinin bile ölüme neden olabileceği unutulmamalı.

Balın besleyici değeri nedir?

Balın çocukların gelişiminde çok yararlı bir besin maddesidir. Vitamin, mineral, aminoasit, enzimler gibi pek çok yaşamsal maddeyi içeren bal, sindirimi kolaylaştırması, iştah açması ve gelişme bozukluklarında vücudun toparlanmasına yardımcı olması nedeniyle çocuk beslenmesinin vazgeçilmezidir. Çam balı yüksek mineral içerdiği için, çocuklarda demir eksikliğinin giderilmesine katkı sağlar. Balın içerdiği magnezyum, damarlarda kanın pıhtılaşmasını önler ve stresin olumsuz etkilerinden korur. Okul döneminde çocukların algılarını açık tutmalarına yardımcı olur. Kabızlığın önlenmesinde yardımcı olur. Balın süt ve süt ürünleriyle karıştırılması öksürükle boğaz hastalıklarına karsı bilinen en eski korunma yöntemlerinden biridir.  20-25 kilo olan bir çocuğun, günde 20-25 gram, yaklaşık iki-üç tatlı kasığı bal tüketmesi gelişimi için büyük fayda sağlar. Doğal balın kristalleşmesi (şekerlenmesi) olağandır. Balı, 45 derece su içerisinde kavanozuyla birlikte ısıttığınızda eski haline geri döner.

Balın içinde iki temel şeker var. Biri levüloz biri de dekstroz. Bu iki şeker sindirim sistemi tarafından sindirilmeye ihtiyaç duymadan direk kana karışıyor. Bu da hemen enerji veriyor.

Balın içinde protein, vitamin ve mineral var ama kolesterol yok. Anti-bakteriyel bir özelliği var. Bunun nedenini şöyle anlatabiliriz, balın içindeki şeker su molekülleri ile reaksiyona giriyor. Bu da enfeksiyona neden olan bakterilerin ihtiyacı olan suyun yok olması anlamına geliyor. Susuz kalan bakteriler ölüyor.

Bunun dışında balın içindeki enzimler hidrojen peroksit üretiyorlar. Bunlar da serbest radikal üretiyorlar ki bu serbest radikaller bakterileri öldürüyorlar.

Bal sıra dışı bir etkiye maruz kalmadıkça bozulmaz. Balın içinde potasyum, klor, kükürt, kalsiyum, sodyum, fosfor, magnezyum, silis, demir, mangan ve bakır var. Bunlar içerisinde potasyum, kalsiyum ve fosfor hayli fazla.

Koyu renkli olan mı, açık renkli olan mı daha besleyicidir?

Balın rengi ve şeker dengesi toplanan nektarlardan kaynaklanmaktadır. Balın kokusunu, çiçeklerdeki aromalı volatin yağı verir. ½ kg ham nektarı toplamak için 900 bin arının bir gün boyunca çalışması gerekiyor. Bal çok değerli bir besin. Toplanan bu nektarın ise ancak bir kısmı bala çevrilebiliyor.

Koyu renkli ballar açık renkli olanlara göre daha besleyici. Aslında balın vitamin ve mineral değeri arının beslendiği çiçeklere göre değişiyor. Ama doğal olarak binlerce çiçek çeşidi olduğu gibi onlarca da bal çeşidi var. Sizin bebeğiniz için hangi balın daha yararlı olduğunu doktorunuza sorun, çiçek balı mı, çam balı mı, yoksa belli dönemlerde çıkan özel ballar mı, danışın…

Çocukların Günlük Bal Tüketimi

Balın tüketim miktarı önemlidir. Çocukların kilo başına ortalama 1 gr. bal tüketmesi önerilir, örneğin 20-25 kg. olan bir çocuğun, günde 20-25 gr. yani yaklaşık 2-3 tatlı kaşığı bal tüketmesi gelişimi için büyük fayda sağlar. Balın süt ve süt ürünleriyle karıştırılması öksürükle boğaz hastalıklarına karşı bilinen en eski korunma yöntemlerinden biridir. Balın tatlı, sütünse yumuşatıcı özelliği güne dinç bir şekilde başlamanızı sağlar ve tokluk hissi verir. Sütü tatlandırmak amacıyla bal kullanılması çocukların hem bal hem de süt tüketimini kolaylaştırdığı için faydalıdır. Çocuklara yalnız süt yerine ballı süt içirilmesinin kansızlığı ve kabızlığı önlemeye katkı sağladığı ve sindirimi kolaylaştırdığı biliniyor.

Hamilelikte ve Emzirirken Bal Tüketimi

Hamilelik ve emziklilik döneminde annenin bal tüketmesinde herhangi bir sakınca yoktur, hatta faydası bulunmaktadır. Ancak emzirme döneminde annelerin çok sık yaptıkları bir yanlış vardır ki o da bebeğin rahat meme emmesi İçin meme başına bal sürülmesi, ağlamasının kesilmesi veya rahat uyuması için emziğinin bala batırılarak bebeğe verilmesidir. Annelerimizden, anneannelerimizden gördüğümüz bu gelenek maalesef ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Vitamin ve mineraller sayesinde besleyici ve birçok hastalıklara karşı koruyucu hatta tedavi edici özellik gösteren balın İçeriğinde şunlar bulunur; Balda zararlı madde olur mu? Nasıl anlaşılır? Bal, doğal bir gıda maddesidir. Doğal biçimde üretilir ve doğada iyi olan ne varsa, içeriğinde bulundurur. Balın doğasında zararlı madde yoktur. Ancak bütün tarımsal ürünler gibi, bal üretiminde de üreticiler, zararlılarla ve hastalıklarla mücadele için ilaçlara başvurmaktadırlar. Bilinçsiz ilaç kullanımı, bazen balda dünya standartlarının üzerinde kimyasal bulunmasına neden olmaktadır. Balda bulunabilecek bu tür zararlı ya da yabancı maddelerin tespiti, ileri teknoloji ile donatılmış laboratuvarlarda, uzmanlarca yapılacak ayrıntılı analizlerle mümkündür. Ülkemizde TÜBiTAK ve birkaç laboratuarda bu analiz yapılabilmektedir. Balın bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği, yara ve iltihapların iyileşmesinde olumlu etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Araştırmalarda bal tüketen çocukların büyüme ve gelişme hızlarının daha iyi olduğu tespit edilmiştir.

 

1 2 3 4 20