Çocuklarda Nefes Borusuna Kaçan Cisimler

Gönderildiği yer: Sağlık | 0

Uzun süre devam eden hırıltı ve öksürük yakınmaları olan hastanın astım tanısı ile karıştırıldığı sık nedenlerden birisi, hastanın hava yoluna yabancı cismin kaçmasıdır. Çocuklara verilen yiyecekler, çerezler (fındık, fıstık, çekirdek vb.) veya oyuncak parçasının hava yoluna kaçması aspirasyona sebep olabilir.

Yabancı cisimlerin nefes borusuna kaçma vakaları en sık çocuğun 6. ayı ile 3 yaş arasında görülmektedir. Çocuklar ve bebekler değişken duygu ve davranışlara sahip olduklarından; ağlarken, gülerken, koşarken ağızlarında lokma bulunması nefes borusuna yabancı cisim kaçma riskini artırmaktadır. Bebeklerin ayakta sallanırken veya yattığı yerden biberonla mama ya da su verilmesi de aspirasyon riskini oluşturmaktadır.

Çocukların Nefes Yoluna En Sık Kaçan Yabancı Cisimler

Çekirdek: Ayçiçeği, kabak çekirdeği, zeytin çekirdeği, fıstık, fındık, fasulye, nohut, leblebi, portakal, erik, karpuz çekirdekleri, mandalina dilimi; elma, havuç, salatalık gibi sert meyve ve sebzelerin iyi çiğnenmemiş parçaları bu grupta sayılabilmektedir.

Küçük Malzemeler: Kalem ucu, çengelli iğne, toplu iğne gibi cisimlerin ağızda tutulması yabancı cisim aspirasyonu riskini artırır.

Ayrıca, zihinsel engelli çocukların yutma fonksiyonlarının yetersiz olması sonucu beslenme esnasında yemek ve suyun nefes borusuna kaçma riski diğer çocuklara göre daha fazladır.

Çocuklarınızı Yabancı Cisim Aspirasyonundan Koruma Yöntemleri

Çekirdek, fındık, fıstık, nohut,  leblebi fasulye gibi yiyecekleri ve çerezleri bebeklere ve 4-6 yaş çocuklara vermeyiniz. Mandalina, portakal, erik, zeytin, karpuz, üzüm gibi çekirdekli olan meyvelerin çekirdeğini temizleyip çocuğunuza veriniz. Mandalina dilimlerinin kayganlığı nedeniyle bu dilimleri bölerek çocuğunuza yediriniz. Bebeklerin dişleri çıkarken damağını kaşımak için verilen elma dilimi, havuç, salatalık ya da ekmek kabuklarına karşı dikkatli olunmalıdır. Bebeklerin yutma ve çiğneme gelişme döneminde püre ve pütürlü besin ile beslerken sabırlı olup bebek lokmasını yutmadan birbiri ardı sıra mama vermeyiniz. Yabancı cisme bağlı hava yolu tıkanıklığı ani başlamaktadır. Öncesinde bir hastalık bulgusu görülmemektedir. Yabancı cisim aspirasyonu tespit edildiğinde vakit kaybetmeden 112’nin aranması gerekmektedir. Yabacı cisim gözle görülmeden asla körlemesine ağız içine parmak sokulmaması gerekmektedir.

Bebekte Yabancı Cisim Çıkarılması

112 aranmalıdır.

Yabancı cisme bağlı hava yolu tıkanıklığı durumunda bebeğin kendi kendine soluması ve öksürmesi desteklenmelidir. Bebeğin bilinci açık ise; dönüşümlü olarak “Sırt Vuruşu” ve “Göğüs Basısı” yapılmalıdır.

bebek ilk yardım
bebek ilk yardım

Bebek hafif baş aşağı bir şekilde, yüzüstü vaziyette kişinin ön kolu üzerine yatırılmalıdır. Bu işlemde bebeğin başı ve alt çenesi, boğaza bastırmadan desteklenmelidir. Kişi ön kolunu bacağına yaslayarak destek almalı, diğer elin tümsek kısmı ile bebeğin kürek kemikleri arasına 5 kez vuruş yapılmalıdır. Vuruşlar aşağıya ve ileri doğru uygulanmalıdır. Sırt vuruşu ile yabancı cismin çıkmama durumunda bebek göğüs basısı yapmak üzere sırt üstü ve baş aşağı olacak şekilde çevrilmelidir.

bebeklerde kalp masajı
bebeklerde kalp masajı

Göğüste kalp masaj noktasına 5 kez aşağı doğru bası yapılmalıdır. Basılar, saniyede bir bası olacak şekilde parmaklarla uygulanmalıdır.

Çocukta / Yetişkinde Yabancı Cisim Çıkarılması

112 aranmalıdır. Ayakta, çocuğun/yetişkinin arkasına geçilmeli ve bir el yumruk yapılmalıdır. Başparmak tarafı göğüs kemiğini (iman tahtası)bittiği yere yerleştirilmeli, diğer el ise yumruk yapılmış eli kavrayarak tutmalıdır. 5 kez içeri ve yukarı doğru bastırılmalıdır. Bilinç kapanıncaya ya da yabancı cisim çıkarılıncaya kadar Heimlich Yöntemi’ne devam edilmelidir.

Çocuklarda Astım

Gönderildiği yer: Sağlık | 0

Astım Nedir?

Tekrarlayan öksürük, nefes darlığı, hışıltı, göğüste sıkışma hissi, balgam çıkarma, nefes darlığı atakları (alevlenme) ve iyilik dönemleri olan, kendiliğinden ve tedavi ile düzeltilebilen hava yollarının aşırı duyarlılığı halidir. Broşlarda daralmaya ve bronş yapılarında değişikliğe sebep olan, birçok patolojik mekanizmaları içeren, hava yollarının iltihaplanmasıyla (yangı) oluşan kronik bir akciğer hastalığıdır.

Bebeklikte ve çocukluk çağında başlayan ve en sık bu dönemlerde görülen hastalık önemli bir toplum sağlığı sorunu olarak ele alınmaktadır. Çocuklar için okula devamsızlık nedeni olan; tekrarlayan yakınmalar, iyilik dönemleri ve alevlenmeler ile seyreden geriye dönüşümlü bir sağlık sorunudur.

Astım, poligenetik (birçok geni) içeren farklı biyolojik mekanizmalarla oluşmaktadır. Gen ve çevre etkileşimi astım riskini beraberinde getirmektedir. Genetik yatkınlıkla birlikte çevresel etkenlerle (sigara, ev içi ve ev dışı hava kirliliği, ev tozu akarları, ot polenler, küf mantarları) astıma duyarlaşma bebek daha anne karnındayken başlamaktadır.

Astımın görülme sıklığı; kıtalar arasında, ülkenden ülkeye, bölgeden bölgeye, şehirden şehre ve hatta kentsel alandan kırsal alana göre değişmektedir. Çocuklarla birlikte yapılan çalışmalar sonucu, astımın görülme sıklığı ülkelere göre; %0.6-49 arasında değişmektedir. ISAAC (The International Study of Asthma and Allergies in Childhood) sonuçlarına göre ülkemizde astım sıklığı değişik bölgelerde %0.7-14.8 oranında görülmektedir.

Astımı Tetikleyen Etkenler Nelerdir?

•Ev içi ve ev dışı alerjenlerle karşılaşma

•Sigara kullanımı ya da pasif olarak sigara dumanına maruz kalma

•Evcil hayvanlar

•Küf mantarları

•Polenler (ot, ağaç, çiçek)

•Solunum yolu enfeksiyonları

•Ev içi hava kirliliği (yemek pişirilen ocaklardan, odun ve kömür sobalarından çıkan gazlar)

•Tahriş edici, uyarıcı (irritan) kimyasallar

•Virüsler (Bebeklik döneminde geçirilen ağır bronşit ve akciğer enfeksiyonu)

•Beslenme bozuklukları ve obezite

•İklim değişiklikleri astım riskini artıran etkenlerdir.

Ayrıca; astım hastalarının sık sık antibiyotik ve antipiretik (ateş düşürücü) kullanması hastanın astım riskini artırmaktadır.

Çocuklarda astım; acil tedavi gerektiren atakların sıklığı ve yaşamı tehdit eden atakların varlığı okula devamsızlığa ve okul performansına, fiziksel aktivitelerin kısıtlılığına, gece uyanmalarının sıklığına, büyüme ve gelişmeye olumsuz bir şekilde etki etmektedir.

Çocuklarda ilk 2 yaşta, üç veya üçten fazla hışıltılı ataklarının bulunması ve bu atak döneminin tekrar etmesi astım lehine bir bulgudur. Anne ve babalar çocuklarının üst solunum yolu enfeksiyonu ve burun akıntısının ardından gelen öksürük ve hırıltı başlangıçlarını dikkatli gözlemeli; ateşsiz, kuru ya da koşmayla ortaya çıkan öksürüklere astım şüphesiyle yaklaşıp hekime danışmalıdır. Öte yandan, çocuklarda görülen burun akıntısı, tıkanıklığı veya kaşıntısı ve hapşırıklar alerjik rinit belirtisi de olabilmektedir.

Astım hastası çocukların sigara içilen ortamda bulunması, kokulu kırtasiye malzemeleri kullanması, yağlı boya ya da cilalı ortamlarda bulunması, deterjan, parfüm gibi kokularla karşılaşmaları bronşların aşırı duyarlılığını tetikler ve öksürüklerini artırır.

Astımda Tedavi

Çocuklarda astım tedavisi uluslararası uzlaşı raporlarına göre yapılmaktadır. Hastalığı kontrol etmede risk etkenlerinden kaçınmak ve korunmak astım tedavisinin anahtarını oluşturmaktadır.

Hasta Eğitimi: Astım tedavisinde oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Hekim, hasta, aile işbirliği ve okul ya da iş koşullarının hastanın durumuna göre düzenlenip çevresel faktörlerin iyileştirilmesi gerekmektedir.

Hastaya ve hasta yakınlarına rahatlatıcı ve kontrol edici ilaçların farkları iyi açıklanmalı; ne zaman rahatlatıcı ilaca başvurulacağı ve neden kontrol edici ilaçların sürekli kullanılması gerektiği öğretilmelidir.

Astım Kontrol Test ve evde PEF metre ile bulgular ile atak izlemi yapılarak, kronik astım için basamak tedavileri uygulanmalıdır.

Kullanılan İlaçlar: Rahatlatıcı ve kontrol edici ilaçlar olmak üzere ilaç uygulamaları bulunmaktadır. Bu ilaçların uygulama ayrıntıları ve tedavi metodu için uzman hekiminize danışın.

Tüm tedavi uygulamaları bulgulara göre hekim tarafından değerlendirilir ve basamak tedavileri düzenlenir.

Astım Hastaları İçin Korunma Yöntemleri

•Pasif/aktif sigara içiciliğini önleme,

•Dış ortam hava kirliliğinin yoğun olduğu dönemlerde dışarı çıkılmaması,

•Çarşaf, yastık kılıfları ve nevresimlerin haftada bir yıkanması,  yatak ve halıları 3 saat kadar güneşlendirilmesi,

•Evde olabildiğince az eşyanın bulundurulması. Duvardan duvara halıların kullanılmaması,

•Evini yeterince havalandırılması, iç ortam nem oranının azaltılması,

•İyi kalitede (HEPA filtreli) elektrik süpürgesinin kullanılması,

•Çocukların tüylü ve kokulu oyuncaklardan uzak tutulması,

•Kokulu silgi, kalem veya keçeli kalemlerin kullanılmaması,

•Evcil hayvanlarla aynı ortamda yaşanılmaması,

•Evi haşerelere karşı evin ilaçlanması,

•Rutubet alanlarının (çatı, oda, banyo vb.) onarması,

•Yağlı boya ve badana yapılması sırasında hastanın evden uzaklaştırılması,

•Polenlerin yoğun bulunduğu saatlerde (10.00 – 16.00) dışarı çıkılmaması,

•Parfüm, deodorant, kolonya gibi keskin kokulardan uzak durulması,

•Viral solunum yolu enfeksiyonların yoğun olduğu kış aylarında, hapşırık ve öksürürken ağzın mendille kapatılması ve elleri sabunlanması astım hastalarının alabileceği başlıca önlemlerdir.

Çocuklarda Besin Alerjileri

Gönderildiği yer: Sağlık | 0

Besin Alerjileri Nelerdir?

Besin proteinine karşı ve besin katkı maddelerine karşı gelişen IgE aracılı istenmeyen reaksiyonlardır. Bebek ve çocuklar için önemli problemdir. Batılı ülkelerde %25 oranında alerjik besin reaksiyonları bulunmaktadır

Çocuklarda, hayatlarının ilk 3 yılında, %6-8 oranında besin alerjilerinin görüldüğü tahmin edilmektedir. Bu dönem göz önüne alındığında; inek sütü alerjisinin %2.5, yumurta alerjisinin %1.5 ve fıstık alerjisinin %0.6 oranında bir paya sahip olduğu görülmektedir.

Alerjenler

Besin antijenleri protein, yağ ve karbonhidrattır. Besin alerjilerinde en önemli öğe; besindeki glikoproteindir. Glikoproteinler suda eriyen, ısıya dayanıklı, proteolitik sindirime ve aside dirençlidir.

Yumurta, süt, fıstık, soya, balık ve kabuklu deniz ürünleri, buğday ve kabuklu meyveler tüm alerjik reaksiyonların %90’ından sorumlu sekiz besindir. Hastada yumurtaya, süte, soyaya ve buğdaya karşı yıllar sonra klinik tolerans gelişir ve hastanın alerjisi geriler. Ancak; fıstık, balık ve kabuklu deniz ürünlerinde görülen alerji ise yaşam boyu devam etmektedir.

Besin alerjileri sonucu deride; kurdeşen, kızarıklık, kaşıntı ve kabarıklık rastlanabilir. Gastrointestinal anlamda ise; dudak, dil, ağız içi kaşıntı, kızarıklık, şişlik; bulantı, kusma, karın ağrısı, kolik, ishal ve gastroözefageal reflü görülebilmektedir. Solunum yollarını etkileyen bulgular olarak; burun tıkanıklığı, hapşırık, burun akıntısı ve kaşıntısı, larinks ödem, öksürük ve hırıltı sıralanabilir. Ayrıca, besin alerjileri hipotansiyon şok oluşumuna da sebebiyet verebilmektedir.

Çocuklarda Anafilaksi Nedir?

Gönderildiği yer: Sağlık | 0

Duyarlı olunan alerjik etkenle karşılaşma sonucu ani gelişen, dakikalar ya da saatler içinde ölümle sonlanabilen IgE aracılı ağır alerjik reaksiyondur. Anafilaksi ataklarının, önceden bilinen veya bilinmeyen alerjenle karşılaşma ve duyarlaşma dönemi vardır. Bu ataklar ilk karşılaşmada değil tekrarlayan temaslarda görülmektedir. Alerjenle ilk karşılaşmada hasta bu durumu fark etmeyebilir.

Anafilaksi Nedenleri

Arı ve böcek sokmaları: Bal arısı, sarı arı, eşek arısı veya ateş karıncaları tarafından ısırılma/sokulma ile meydana gelebilir.

İlaç kullanımı: Antibiyotikler (penisilin, sefalosporin, sulfonamid), lokal anestezikler, kas gevşeticiler, aspirin, radyo kontrast madde kullanımıyla ortaya çıkabilir.

Besinler: Süt, fıstık, balık ve kabuklu deniz ürünleri, buğday veya tahıl içeren besinler anafilaksiye neden olabilir.

Besin katkı maddeleri: Renk vericiler, koruyucu ve tatlandırıcılar anafilaksi ataklarına neden olabilir.

Öte yandan; aşılar, alerji aşısı (immunoterapi), deri testi, kan ürünleri, lateks malzemeler, egzersiz, sebebi bilinmeyen iğne uygulamaları (kabadan ya da damardan) da anafilaksiye sebebiyet verebilmektedir.Bedenin alerjenle karşılaşma dozu, yolu ve hızı anafilaksi atağının şiddetinin belirleyicisidir. Damar yolundan temas nedeniyle meydana gelen ataklarda tehlike daha fazla artmaktadır. Çocuklarda ve yetişkinlerde besin kaynaklı anafilaksi ön planda iken, ileri yaşlardaki kişilerde arı ve böcek sokması, ilaç kullanımı ya da tanı testleri nedeniyle anafilaksi görülmektedir.

Anafilaksi Bulguları

Ani başlangıç ile ortaya çıkmaktadır. Anafilaksi ataklarının %90’ında yaygın kabarıklık, kaşıntı, dil ya da dudak şişkinliği görülebilmektedir. Bu belirtiler dışında %70 solunum sıkıntısı, hışıltı, stridor, bronkospazm, hipoksi gibi solunum bulgularına rastlanmaktadır. Ayrıca %45 oranında kan basıncında düşüş, hipotoni ya da bayılma (senkop) gibi bulgular kalp damar sisteminde görülebilirken yine aynı oranda bulantı, kusma, diyare veya karın ağrısı da gözlenebilmektedir.

Anafilakside İlk Yardım

Anafilaksi atalarında ilk yardım uygulamasında öncelikle hasta sırt üstü yatırılmalı, ayakları havaya kaldırılmalı, kol ve bacakta enjeksiyon veya ısırık varsa emilimi azaltmak için bölgenin üzerine bant (turnike) uygulanmalı ve bant her 5 dakikada bir gevşetilmelidir. Anafilaksi tedavisinde ilk verilmesi gereken, hayat kurtarıcı ana ilacın adrenalin olduğu asla unutulmamalıdır.

Anafilaksiye Karşı Korunma ve Alınabilinecek Önlemler

Hastalar,

•Durumlarını bildiren bilezik, kolye kimlik, t-shirt bulundurmalıdır.
•Kendi kendilerine adrenalin yapmayı öğrenmelidir ve ilaçlarını her zaman yanlarında taşımalıdır.
•Riske sokacak sünnet, diş çekimi, iğne gibi ilaç uygulamalarından önce sağlık profesyonellerini uyarmalı ve koruyucu önlem alınması için onları yönlendirmelidir.

Anafilaksi tehlikesi olan çocuklar;

•Çantasında ve yanında acil ilaçlarını bulundurmalı,
•İlaç (adrenalin) uygulaması hakkında eğitim almalı,
•Yazılı acil durum planına sahip olmalıdır.

1 14 15 16 17 18 19 20