Organik Dünya Gökçeada’ya Deniz Gezisi

Gönderildiği yer: Gezi | 0

Adaya ulaştık, kalacağımız yeri ayarladık, nerede denize girelim derseniz; Aydıncık (Kefaloz) Plajını şiddetle tavsiye ederim. Burası Gökçeada’nın günübirlik tesisi olan tek plajı. 1200 metre uzunluğunda harika bir kumsal. Bir yandan rüzgar esiyor, bir yandan güneş sizi ısıtıyor, önünüzde de uçsuz bucaksız masmavi bir deniz uzanıyor. Hem de tertemiz. Ne yosun var, ne deniz anası… Kendinizi suyun kollarına rahatlıkla bırakabilirsiniz. Üstelik söylendiği kadar da soğuk değil. Ela bile rahatlıkla girebildi!
Suyun içinde sıkılırsanız, buyrun sizi suyun üzerine alalım. Rahatlıkla windsurf yapabilirsiniz. Rüzgarın şiddeti bunun için ideal. Üstelik bu plajda windsurf ve dalış dersleri veriliyor. Hem de uygun fiyatlara… Hiç aklında olmayanın bile aklına sokuyorlar. Denizin üzeri windsurfculerle rengarenk oluyor. Çeşme OUT- Kefaloz IN:)
Yüzmekten, dalmaktan ve aktiviteden yorulduğunuzda kendinizi kumlara bırakıp, rüzgarın sesini dinleyebilirsiniz. Uzun zamandır hiç bu kadar tazelenmiş, enerji depolamış ve mutlu hissetmemiştim.
Hem doğa harikaydı, hem ada halkı. Alıştığımızın aksine kimse bizi kazıklamaya, sömürmeye çalışmadı. Herkes sadece verdiği hizmetin karşılığını talep ediyordu. Kimsenin ağzından olağanüstü rakamlar çıkmıyordu. Bu bir hayalmiydi acaba:)
Neyse konuyu dağıtmayalım, Denize girilmeden dönülmemesi gereken noktalara geri dönelim.Yüzmeye doyamayacağınız bir diğer yer de Lazkoyu… Adanın güneyinde kalan bu koya, bir tepeden aşağı inerek ulaşıyorsunuz. Burada cafeye benzeyen bir tesisten başka birşey bulmanız mümkün değil. Kumsalda da sadece şemsiyeler var. O da erken gittiyseniz ve boş bir tane yakalayabildiyseniz:) Ama zaten kendisi minik bir koy olduğundan ve aynı anda 500 kişiyi ağırlayamayacağından şemsiye sayısının da pek hükmü yok. Lazkoyu’ndan tek beklentiniz denize girmek olsun. Şezlongmuş, duşmuş, yemekmiş gibi ihtiyaçlarınızı başka sahillere saklayın. Buradaki denizin tadını çıkarın. Biz eşimle düşündük, taşındık, deniziyle çok meşhur olan yerleri bile burayla kıyaslayamadık. Yüzmekten bu kadar daha zevk aldığım çok az yer olmuştur. Ada rüzgardan uçsa bile burada yaprak kıpırdamıyor. Her daim sakin bir deniz sizi bekliyor. Suyun sıcaklığı, temizliği, kumu tarifsiz. Bak, yazarken yine aklıma düştü. Şimdi çıkıp, bir yüzüp geleceğim:) Fethiye-Ölüdeniz OUT, Gökçeada-Lazkoyu IN!

Kefaloz ve Lazkoyu’ndan sıra gelirse Uğurlu Plajına, Gizli Limana bir de Marmaros’a uğrayabilirsiniz. Yanlız Uğurlu Plajı ve Gizli Liman’da şemsiye dahi yok. Hazırlıklı gidin derim.
Eğer çocukluysanız bu saydıklarım içinde en çok Kefaloz’da rahat edeceksiniz. Hem özgürce ve güvenle oynayabileceği geniş bir sahil, hem de burada ki tesislerde temel ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz şeyler var.

Sabah kahvaltısı için Mustafanın Kayfesine gidin. Güneş batarken Zeytinliköy’e gidip Dibek Kahvenizi için.  Akşam yemeği için Merkezde ki Yakşi Balık Restaurant’a, Kaleköy’de ki Son Vapur’a ya da Gökçeada Otel’e uğrayın. Taze deniz ürünlerinin keyfini çıkarın. Yemekten sonra Sakızlı Muhallebinin tadına bakmayı da unutmayın.

Dönerken Meydani Pastanesine uğrayıp Efibadem alın.

Ya da bunların hepsini boşverin, canınız ne istiyorsa onu yapın. Bu ada içinizden geldiği gibi yaşayacağınız muhteşem bir yer. Hep böyle kalsın, bozulmasın.

Dalyan’da Caretta Caretta’ları gözlemledik.

Gönderildiği yer: Gezi | 0

Dalyan İztuzu plajında çocuklarımızla beraber caretta caretta’ları koruma ve sınıflandırma amaçlı olarak yapılan bilimsel gezide Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Bölümü’nden Profesör Hakkı Yalçın’la beraber çalıştık. Bir hafta boyunca nöbetleşe olarak kumsalı tarayarak onlara rahatsızlık vermeden sayım yaptık. Hem çocuklarımız hem de carettalar bu durumdan oldukça memnun kaldılar. Caretta carettaları doğal ortamlarında canlı görmek hem yetişkin aileleri hem de çocuklarımızı sevindirdi. Gün sonunda çocuklarla yapılan resim çalışmalarında çocuklarımızın bakış açılarının değiştiğini görebiliyorduk bile.

Konaklama

Konaklama Dalyan’da bir pansiyonda yapıldı. Konalanan tesis dere kenarında olup sabah kahvaltıları ve akşam yemekleri tesisten sağlandı. Dere kenarında yemek yerken antik şehrin mezarlarını görmek herkesin ilgisini çeksede asıl etkileyici olan uykudan önce anlatılan akşam masalında çocukların tarihi olayları heyecanla dinlemesi olmuştu. Yeşil bahçesi, derekenarındaki iskelesiyle tesis katılımcılarımızdan tam not aldı. Ayrıca çocuklar için hazırlanan özel menü de ailelerin yemek konusundaki endişelerini giderdi. Alerjen çocuklar için özel menü uygulaması da yapıldı.

Aktiviteler

Tekne turları ve çamur banyosu gezinin diğer ilgi odağı olan aktivitelerindendi. Kumsala ulaşmak için her gün binilen teknemiz pakete dahil hizmetlerden olup sadece gruba özel çalışmaktaydı. Bu da katılımcıların daha rahat olmalarını sağladı. Kumsalda alınan öğle yemekleri katılımcıların insiyatifine bırakıldı. Dalyan’ın bir diğer özelliği olan mavi yengeçler tüm çocuklar tarafından ilgiyle karşılandı. Tekne turları sırasında tutulan yengeçler daha sonra doğaya yeniden salındı. (Caretta caretta’lara kaptırılanlar hariç)

Çamur banyosuyla çoşan çocuklarımız kendilerini birer yerliye dönüştürmekte hiç zorlanmadılar. Bu bölgede çıkan suyun sıcak olması dışında anılarında iyi bir enlence aktivitesi olarak kaldığını düşünüyoruz.

Antik şehrin gezilmesi ve tarihi yapı hakkında bilgi verilmesi çocuklarımızın ilgisini oldukça çekti. Şehirdeki kalıntılar üzerinde yapılan gezi sonrası tepeden bakan yamaçtan bölgenin oluşumu çocuklara anlatıldı. Böylece tarih ve coğrafya üzerine ilk bilgilerini almaya başlamış oldular.

Kumsalda var olan yengeç deliklerinden çıkan gözler ilgiyle gözlemlendi. Toplanan deniz kabukluları incelenerek sınıflandırıldı. Çocuklarımız ilk deniz kabuğu kolleksiyonlarını yapmaya başladılar. Aileler denizin tadını çıkartırken çocuklar da uçsuz buçaksız kumsalın ince kumlarıyla kaleler ve çeşitli kumdan heykeller yaparak günlerini geçirdiler.

Gezilerde bölgeye özgü fauna ve flora hakkında da bilgi verildi. Bir çok endemik türün gözlemlendiği gezilerde fotoğraf çekimleriyle bu canlılar ölümsüzleştirildi.

Kış Hamileleri Dikkat

Gönderildiği yer: Outdoor, Sağlık | 0

Hamilelik, anne adaylarının hem kendilerine hem bebeklerine dikkat etmesi gereken çok özel bir dönemdir. Bebeğin sağlığı, ruhsal, fiziksel ve zihinsel yönden iyi gelişmesi annenin sağlığı ve yeterli beslenmesi ile doğru orantılıdır. Bu dönemi kışın yaşayan anne adayları, mevsim koşullarının olumsuz etkilerinden kendilerini ve bebeklerini korumalı, beslenmelerine dikkat etmeli, kıyafet seçimlerini hem üşümeyecek hem de rahat edecekleri tercihlerden yana yapmalıdırlar.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. İsmail Çepni; kış hamileliklerinde dikkat edilmesi gerekenlerin beslenmeden kıyafet seçimine, bakımdan ortam koşullarına oldukça geniş olduğunu belirterek, kış hamilelerine bilgiler verdi.

1. Kış hamileliklerinde beslenme
Kış gebeleri beslenme açısından en şanslı gebelerdir. Kış aylarında yetişen sebze ve meyveler gebenin sağlığı, bağışıklık sistemini desteklemesi, iyi beslenmesi ve gelişmekte olan bebeği için bol mineral ve vitamine sahiptir. Bu avantajı iyi kullanmak gerekir.

Bol sebze tüketmek

  • Kış sebze ve meyveleri hem anne adayları hem de bebekleri için mineral ve vitamin deposu olduklarından kışın hamileleri şanslıdır. Günlük yemek listesinde protein, yağ, karbonhidrat, mineral ve vitamin içeren besinlerin eşit şekilde dağılmış olması önemlidir. Annelerin metabolizmalarını güçlendirmeleri için ıspanak, lahana, kereviz, karnabahar ve pırasa gibi kış sebzelerini düzenli olarak tüketmeleri gerekir.

Meyveler doğal ilaç görevi görür

  • Kışın, sağlığı koruyan en temel vitamin C vitaminidir. Portakal ve mandalina kış gebelerinin tüketmesi gereken vazgeçilmez meyvelerdir. C vitamini ile alınan besinlerde bulunan demirin bağırsaklardaki emilimi daha fazladır ve posalı meyveler bağırsakları daha iyi çalıştırır. Asidik olan portakal, greyfurt ve mandalina gibi meyvelerin gündüz tüketilmesi, akşam yatmadan önce muz gibi meyvelerin tüketilmesi mide ve bağırsak sağlığı açısından önemlidir.

Balık çeşidi çok fazla

  • Kış ayları, balık çeşidinin fazla olduğu aylardır. Kemik ve diş gelişimi için kesinlikle vücuda alınması gereken D vitamini balıklarda bulunur. Yazın güneş ışınları sayesinde doğal yoldan alınan D vitaminin kış mevsimindeki muadili balık tüketimi ile sağlanır. Özellikle somon, hamile kadınların yemesi gereken balık türüdür.

Fazla kiloları önlemek karbonhidratı azaltmakla mümkün

  • Karbonhidratlı yiyeceklerin yerine protein, kalsiyum, vitamin ve mineral içeren besinlerin daha fazla tüketilmesi, hamilelikle birlikte fazla kilo alınmasını engeller. Tatlı bir şeyler istendiğinde bu ihtiyacı meyveler aracılığıyla karşılamak mümkün olur. Dikkat edilmesi gereken bir konu da fast food ürünler, kızartılmış patatesler, bebek için zararlı bir takım maddeler içeren yiyeceklerin tüketilmemesidir. Evde yapılan kızartmalar daha az ısıda yapıldığı için zararlı değildir.

2. Kış hamileliklerinde kıyafet seçimi

  • Kış aylarında, havaların soğuk olması nedeniyle kalın giyinme ihtiyacı hissedilir. Tek parça kalın kıyafetlerin yerine kat kat kıyafet giyilmesi doğrudur. Sıkı, naylonlu ve sentetik kumaşlar yerine hava alan pamuklu kumaşlar tercih edilmelidir. Örneğin sentetik ipten örülmüş kalın boğazlı bir kazak yerine, pamuklu bir tişört üzerine dokusu yumuşak yün bir hırka veya kazağın giyilmesi tercih edilmelidir. Bu kıyafet istendiğinde çıkarılabilecek atkıyla tamamlanabilir. Ayakkabı seçimi de özellikle yağışlı ve karlı havalarda hayati önem taşır. Ayakları terletmeyen lastik ayakkabılar giyilmeli ve ayakkabılar yüksek topuklu olmamalıdır.

3. Kış hamileleri için uygun ortam

  • Kapalı ortamlarda sigara içilmesi yasak olmasına rağmen bazı mekânlarda bu kural ihlal edilebilmektedir. Kışın havalar soğuk olduğu için kapalı mekânlarda zaman geçirilirse pasif içiciliğe maruz kalınabilir. Hamilelerin sigara içilen ortamlarda kesinlikle bulunmamaları gerekir.
  • Evdeki ortamın sıcaklığı, nemi ve hijyenikliği de çok önemlidir. Evde bulunulmayan zamanlarda pencereler sık sık açılarak ev havalandırmalı, mutfak ve banyodaki havalandırma fanları sürekli açık tutularak soğuk algınlığına yakalanma riski azaltılarak evin havalanması sağlanmalıdır.
  • Kışın gribal enfeksiyonların yayılması daha hızlı olduğundan insanlarla tokalaşma, sarılma ve yanak yanağa öpüşme gibi davranışlardan mümkün olduğunca kaçınmak gerekir. İş yerinde ya da dışarıda bulunulduğunda ellerin sık sık yıkanması önerilir.
  • Anne adayının daha önceden bilinen kronik bir hastalığı varsa kış ayları öncesinde doktora başvurması gerekir.
  • Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için okul çağı çocuklarından ve hastalık taşıyan yakın kişilerden de uzak durulmalıdır.
  • Herhangi bir hastalığın belirtileri gözlemlendiğinde vakit kaybetmeden hekime başvurulmalıdır. Gebelikte bu durumlar için kullanılabilecek güvenli ilaçlar vardır. Bilinmelidir ki burun akıntısı boğaz ve akciğer enfeksiyonu riskini artırır.
  • Kışın tatil planlaması yapılırken 2000 metreden yüksek yerlerde oksijen yetersizliği olabileceği akılda tutulmalıdır. Kayak gibi düşme ve kırık riski taşıyan sporlar yapılmamalıdır.

4. Kış hamileliklerinde bakım

  • Kışın soğuk havanın etkisiyle ciltte kurumalar ve çatlaklar oluşur. Hamileler için üretilen çatlak kremleri ve nemlendiricilerin düzenli olarak tüketilmesi ile bu cilt problemlerinin oluşması önlenebilir. Ayrıca el ve yüzü yıkarken soğuk su yerine ılık su kullanımı önerilir.
  • Bol su içmek ise elbette anne adayının cildini korumanın yanında hem anne adayının hem de bebeğin sağlığı için aksatılmaması gereken en önemli şeydir.
  • Kış aylarında gebelik boyunca düzenli kontrole gidilmesi gebeliğin güvenli seyri, zamanında gereken önlemlerin alınması için önemlidir.
  • Anne adayı hamileliği boyunca doktorundan bilgi almaktan ve ona sorular sormaktan çekinmemelidir.

 

Prof Dr İsmail Çepni
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

Hamilelikte Cilt Bakımı

Gönderildiği yer: Güzellik, Hamilelik Dönemi | 0

Hamilelik süresince de güneşten korunmaya özen göstermek gerekir. Sürekli güneşten koruyucu kullanın. Güneş ultraviyole A (UVA) ve ultraviyole B (UVB) ışınları yayar. Günümüzde UVA ve UVB’nin erken deri yaşlanması, leke oluşumu, ve hatta deri kanserlerine sebep olduğu bilinmektedir. Gün içi normal hayatta bile farkına varmadan sürekli ultraviyole ısınlarına maruz kalırız. Örneğin camdan UVA ışınları rahatlıkla geçmektedir. Hamilelikte hormonların etkisi ile cilt hassaslaşır ve lekelenmeye meyilli hale gelir. Bu yüzden her gün, düzenli olarak dışarı çıkmadan yarım saat önce en az 20 faktörlü bir güneşten koruyucu krem kullanılmalıdır. Ayrıca sokağa çıkmadan önce ve uzun sure güneşli ortamda kalınacağı zamanlarda güneşten koruyucu ürün üç veya dört saatte bir tekrar sürülmelidir. Havuz ve denize girdikten sonra tekrar sürmeye özen gösterilmelidir. Güneşten koruyucu ürün hem UVA hem de UVB’ye etkili , en az 20 faktörlü olmalıdır. Sivilce ve ciltte yağlanma şikayeti olanlar özellikle yağsız (oil_free) güneşten koruyucu kullanmalıdırlar Yüz temizliği düzenli yapılmalıdır. Çünkü bazı hamilelerde cilt daha yağlı hale gelir. Eğer düzenli temizlenmezse gözenekler tıkanarak sivilce artısı olabilir. Bazen de hamilelerde cilt kuruluğu olabilir. Uygun olmayan temizleyici ürünler ciltte tahrişlere veya alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Hamile kadınlarda cilt günde bir veya iki kez temizlenmelidir. Temizleyici ürün cilt yapısına uygun olmalıdır. Yağlı ve karma ciltler köpük veya jel seklindeki temizleyici ürünleri kullanabilirler. Bu ürünler aşırı kurutucu olmamalıdırlar. Çok kuru ve hassas ciltler ise cilt yapılarına uygun jel, köpük veya süt seklindeki ürünleri kullanabilirler.

Nemlendirici kullanımı da çok önemlidir. Hamilelik döneminde bazı ciltler yağlanırken bazılarında kuruluk oluşabilir. Yağlı ciltler yağ içermeyen oil-free ibareli krem ya da losyonlar kullanmalıdırlar. Kuru ve hassa ciltler cilt tiplerine uygun ürün kullanmalıdır. Sabah nemlendirici olarak güneşten korucu ürün de tek başına kullanılabilir veya nemlendirici üzerine uygulanabilir. Nemlendirici kullanım sıklığı cildin ihtiyacına ve dış etkenlere göre değişir. Günde iki kez veya da sık kullanılabilir.

Hamile kadınlarda aşırı terleme nedeniyle banyo ihtiyacı artar. Banyo her gün veya hafta da en az üç kez yapılabilir. Terleme ve kilo artısı nedeniyle kasık, göğüs altı ve koltuk altı gibi kıvrım bölgelerinde pişik, isilik veya mantar olmaması için banyodan sonra iyi kurulanılmalıdır. Ayrıca kıvrım bölgeleri pudralanabilir veya hafif bir krem sürülebilir. Cilt kuruluğundan yakınanlar için hafif bir vücut losyonu uygun olabilir.

Hamilelikte ciltte çatlak oluşmaması için alınabilecek önlemler ne yazık ki kısıtlıdır. Masaj veya cilt yağı gibi ürünlerin kullanımı faydalı olabilir. Cildin aşırı gerilmesi cilt çatlağının sebeplerinden biridir. Bu yüzden aşırı kilo alınmamasına özen gösterilmelidir. Cilt çatlağına faydalı olduğu belirtilen kremleri doktor gözetimi altında hamileliğin üçüncü ayından sonra başlayabilirsiniz. Doğumdan sonra emzirme olmadığı dönemde cilt çatlağı dermatolog tarafından tedavi edilebilir. Tedavi erken dönemde başlanırsa yüz güldürücü olabilir. Tedavide retinoik asitli kremler, meyve asitli kremler, vitamin enjeksiyonları ve lazer uygulamaları kullanılmaktadır.

Hamilelik döneminde varis ve kılcal damar artısına meyil vardır. Ailesinde varis ve kılcal damar öyküsü olanlar, hamilelik öncesi bu tür şikayeti olanlar ve ayakta uzun sure kalması gereken mesleği olanlar dikkatli olmalıdırlar. Varis ve kılcal damar oluşumuna eğilimli olan kişilerin varis çorabı giymesi uygun olacaktır. Hamileler için özel üretilen varis çorapları mevcuttur. Her sabah yataktan kalkmadan önce giyilmelidir. Bacak kaslarını kuvvetlendirmek ve kas hareketlerinin damarlar üzerine masaj yapıcı etkisinden yararlanmak için yürüyüş çok faydalıdır. Günde en az bir kez, 30 dakika kadar bacakları kalp hizasının üstünde uzatarak dinlendirilmelidir. Doğumdan sonra varis ve kılcal damarların bir kısmında gerileme olur. İyileşmeyenler lazer, skleroterapi veya ameliyat yöntemleriyle tedavi edilebilir

Gebelikte görülebilen deri değişikliklerinin büyük bir kısmı hormonların vücuttaki etkilerine bağlıdır. Bu değişiklikler çoğu kez hastalık değil normal değişikliklerdir. Bunların bir kısmı kalıcı olabilirken, bir kısmı doğumdan sonra geriler.
Uzm. Dr. Eylem ACAR

Doğada ve Açık Havada Bebeğinizin Güvenliğini Sağlamak için…

Gönderildiği yer: Outdoor, Sağlık | 0

Çocuklar, 3 ve 4 yaşından itibaren kendi başlarına keşif yapmaktan hoşlanırlar. Hem onların doğada ve açık havada daha iyi vakit geçirmesi, hem de içinizin rahat olması için önerilerimize kulak verin.

Çocuklar, 3 yaşından itibaren kendi ayakları üzerinde zaman geçirmekten hoşlanmaya başlarlar. 4 yaşına geldiklerinde ise ailece gidilen her yer, onlar için bir keşif sahası haline gelir. Artık yanınıza onları taşımak için herhangi bir araç almanıza belki gerek yoktur ama güvenliklerini sağlama konusunda hayatınızda değişen bir şey de yoktur.

Bu nedenle, ister evinizin yakınındaki bir parka gidin, isterseniz uzun bir tatile çıkın fark etmez; doğada ve açık havada çocuğunuzu nasıl koruyacağınızla ilgili bilgi sahibi olmalısınız. Örneğin bir şekilde birbirinizi kaybederseniz nasıl hareket edeceğinizi kararlaştırmalısınız. Bunun yanı sıra cildinin bakımı, güneşten korunması, enerjisini doğru kullanması, aşırı yorulmaması gibi pek çok konuda alınacak tedbirler aklınızın bir köşesinde olmalıdır.

Gezilerinizi daha güvenli hale getirmek için önerilerimize kulak verin:

Güneşten korunun

Güneş ışınları bulutlu günlerde bile cilde zarar verebilir, hatta kışın yapılan gezilerde dahi hem yüzde hem de vücudun açıkta kalan yerlerinde güneş yanığı olabilir. Mevsim ne olursa olsun, özellikle öğle saatlerinde dışarı çıkarken çocuğunuza güneş kremi sürün. Çocuğunuz 3 yaşından büyükse güneş kremini sizin gözetiminiz altında kendi de sürebilir; böylelikle alışkanlık da kazanmış olur.

Şapka takın

Başımız kışın ısı kaybının, yazın ise ışı girişinin en çok olduğu yerdir. Çocukların başları vücutlarına oranla daha büyüktür, bu nedenle onların ısı kaybı daha da fazladır. Ayrıca yaz ya da kış fark etmez; güneş yanıkları acı verici olabilir. Bu nedenle şapkalara “aksesuar” muamelesi yapmayın, çocuğunuzun başından şapkayı eksik etmeyin.

Su içirin

Vücuttaki su azlığı halsizlik yapar. Ağır hareket eden ya da keyifsiz görünen çocuklar, aslında çoğu zaman sadece susamışlardır. Çocuğunuza bol bol su içirin. 3 yaşından sonra yanında daima bir şişe su bulundurması ve sık sık içmesi yönünde onu teşvik edebilirsiniz.

Atıştırmak iyidir

Çocuklar hemen hemen iki saatte bir acıkırlar. Enerjisiz kalmamaları için yanınızda daima atıştırmalık sağlıklı yiyecekler bulundurmalısınız.

Boynuna bir düdük asın

Herhangi bir kaybolma durumuna karşı, çocuğunuzun boynuna düdük asabilirsiniz. Tabii ki bir yerine dolanmasını önleyecek şekilde ve bu düdüğü “sadece ve sadece kaybolursa” çalmasını tembihleyerek. Bunun bir çeşit oyun olmadığını da onu korkutmayacak şekilde anlatmalısınız. Aranızda “bir kısa – iki uzun düdük” gibi bir sinyal belirleyin; bu sinyal duyulduğunda hangi noktada toplanmanız gerektiğini kararlaştırın. 5 yaşından küçük çocuklar belki toplanma yerini hatırlamaz ama bunun bir alışkanlık haline getirilmesi son derece önemlidir.

Kıyafete dikkat

Gideceğiniz yerde börtü böcek, alçak ve dikenli çalılar, zehirli olabilecek sarmaşık benzeri bitkiler varsa çocuğunuza pantolon, çizme ya da bot giydirin. Böcek kovucu spreyler kullanmayı ve kırda yapılan bir geziden sonra kene kontrolü yapmayı da unutmayın.

Yolu o göstersin

Bırakın çocuğunuz gezinizin takım lideri olsun ve yürüyüşlerinizde yolu o göstersin. Önde yürüyor olması hem onu gururlandırır hem de sizin ona göz kulak olmanızı kolaylaştırır. Liderinize sık sık arkasına bakıp, herkesin peşinde olup olmadığını kontrol etmesi gerektiğini de öğretebilirsiniz.

Ağaca yaslansın

Bu çocuğunuza doğayı sevdirme amaçlı bir hareket değil, onun güvenliği için bir gereklilik. Çocuğunuza eğer kaybolursa bulduğu ilk ağaca yaslanıp beklemesi gerektiğini öğretirseniz, onu bulmanız çok daha kolay olur.

Kaynak : prima.com.tr

Hamileyken hangi deniz ürünlerinden uzak durulmalı?

Gönderildiği yer: Hamilelik Dönemi | 0

Hamilelikte deniz ürünlerini tüketirken bebeğe olumlu ya da olumsuz etkilerinin olacağı düşünülmeli ve nelerin yenilmeyeceğini bilmek gereklidir. Gebelik süresince antioksidan etki gösteren, bebeği besleyen kan damarlarında olumlu etkileri olan omega yağ asitleri (balık) haftada 2-3 kere tüketilmelidir. Bunun yanında bebeğe zararlı olabilecek bir takım bakterilerden dolayı midye, karides gibi kabuklu deniz mahsulleri hamilelik boyunca önerilmez. Bunların yanında pastörize olmayan süt ve süt ürünlerini kullanmaları da tavsiye edilmez. Genelde köylerden gelen ev yapımı peynirler sorun olabilir. Bebeğin organlarının gelişim dönemi olarak değerlendirdiğimiz ilk 3 ay, hamilelerin fazla kahve ve çay içmemeleri gerekir. Günde 1-2 adet çok koyu olmayan çay içilebilir, yine anne adayı isterse tercihen günde 1 fincan kafeinsiz kahve içebilir. Üçüncü aydan sonra biraz daha fazla miktarlara izin verilebilir. Fast-food olarak tabir edilen yemek şekli genel olarak besin değeri fazla olmayan ancak kalorisi yüksek bir tarzıdır. Yüksek oranda yağ ve katkı maddesi içerdiği için hamilelikte önerilmez. Anne adaylarına et, tavuk gibi proteinden zengin besinleri tüketmelerini, bol taze sebze ve meyve yemelerini, boya ve koruma maddesi içeren hazır yiyeceklerden, gazlı içeceklerden kaçınmaları önerilir. Bu dönemde enerji ihtiyacının karşılanabilmesi için tüm besin gruplarından (süt ürünleri, et, sebze-meyve, ekmek-tahıl ve yağ grubu) kişiye özel bir şekilde tüketilmelidir.

Haberin Kaynağı: HürriyetAile

Bebeklerde Diş Çıkarma

Gönderildiği yer: Sağlık | 0

Diş çıkarmak, dişin damaktan sürme sürecinin son aşamasıdır. Bebeğin 1 yaşına kadar olan gelişiminde önemli bir aşama olan dişin ağız ortamına gelişi bazı bebekler için uzun ve zorlu bir süreç olabileceği gibi, bazı bebekler için de kısa süreli ve kolayca yaşanan bir süreçtir.

DİŞ ÇIKARMAK KALITSAL FAKTÖRLERE BAĞLIDIR

Dişler anne karnında hamileliğin 3. ve 6. ayları arasında şekillenmeye başlar. Doğum sonrası genellikle 6. ve 7. aylarda alt ön kesici dişlerin belirmesiyle ağızda yerlerini almaya başlarlar. 3 ay kadar erken ya da 12 ay gibi gecikmeli olarak dişlenme süreci başlayabildiği gibi ender de olsa doğum sırasında kıkırdak formunda dişlerle dünyaya gelen bebeklerde bulunmaktadır. Diş çıkarmak kalıtsal faktörlere de bağlı olduğundan anne babanın ilk diş çıkarma süreçleri de her bebek için göz önünde bulundurulmalıdır. Her çenede 10 tane olmak üzere 20 adet diş bebeğin 6-30 aylık dönemi arasında belirli periyotlarla ağızda yerini bulmaktadır.

DİŞ ÇIKARMA BELİRTİLERİ

Dişin ağız ortamına yolculuğu dişetinin açılmasından en az 3 ay önce başlar. Bu süreçte bebekte salya artışı, hafif ateş, ağlama-huzursuzluk, ishal, burun tıkanıklığı, ağız çevresinde hafif döküntü, ellerini ısırması, uyku düzensizliği, kulakları çekmek, iştahsızlık gibi belirtiler görülebilir. Bu belirtiler görülmeye başladığında anne babalar bazı belirtilerde dikkatli ve kontrollü olmalıdırlar. Salya artışı ilk görülen belirtilerdendir. Çene ve ağız çevresinde kızarıklık ve döküntüye yol açabilir. Bu durumda bebeğin yüzü temiz ve yumuşak bir bezle silinerek uygun bir nemlendiricili krem uygulanmalıdır.

DİŞ ÇIKARMA SÜRECİNDE ATEŞ

Diş çıkarma sürecinde 37 derece civarında hafif bir ateş normal kabul edilmektedir. Daha yüksek takip edilen ateşlenmelerde bebeğin dişlenme sürecindeki bağışıklığının azalmasından kaynaklı viral bir enfeksiyon olabileceği düşünülebilir. Çocuk doktoruyla mutlaka konsulte edilmeli ve uygun medikal destek verilmelidir. Dişlenme sürecinde dişetleri çok hassaslaşır. Katı besinlere başlamış olan bir bebek, bir süre besinleri reddetmek isteyecektir. Anne babaların bu durumda telaşlanmaması ve bebeği beslenme yönünde zorlamaması gerekmektedir. Bebeğin sadece anne sütü ya da mama takviyesiyle beslenmesi bu süreçte ona yetecektir. Dolaylı olarak kilo alma da yavaşlama da bu süreçte görülebilir. Yoğun salya varlığında bir kısmının bebek tarafından yutuluyor olması dışkıda sulu bir form yaratabilir fakat çok yoğun ya da günde 2 den fazla sulu dışkı varlığı mevcutsa mutlaka çocuk doktoruna başvurulmalıdır.

DİŞETİNDE ŞİŞME VE KIZARIKLIK

Ağız ortamında da bazı değişiklikler gözlemlenmektedir. Dişin çıkacağı bölgede dişetinde şişme ve kızarıklık olabilmektedir. Bir süre sonra diş etinde beyazlaşma başlar bunu dişin ağızda görülmesi takip eder. Dişin dişetini açacağı bölgede kan pıhtısı görülebilmektedir. Diş tamamen çıkmadan önce yeri şiş, koyu mavi-siyah arası bir renk alarak ödemli bir alan oluşabilir. Dişin ağızda belirmesiyle bu bölgede biraz kanama görülebilir. Buna diş hematomu denir. Genelde kendi kendine iyileşir fakat iyileşemediği noktada mutlaka diş hekimine başvurulmalıdır. Lokal anestezi eşliğinde ufak bir kesiyle dişin önünün açılması gerekebilmektedir.

DİŞ KAŞIYICI PLASTİK VE BOYALI OLMAMALIDIR

Bebekler ön dişleri daha kolay çıkarırlarken, arka azı dişlerini daha uzun sürede ve daha zorlu bir şekilde çıkarırlar. Bu zorlu dönemde anne babalar bebeklerine yardımcı olmalıdırlar. Örneğin çiğneyerek dişetlerini kaşımaya yardımcı olmak hem de biraz soğutulmuş olarak bebeğe verildiğinde dokudaki ödemi de rahatlatmak adına bebeğe havuç, muz, elma, salatalık verilebilir. Bebeğe çiğnemesi için bir şey verildiğinde koparabileceği bir parçanın solunum yoluna kaçmaması için mutlaka anne babaların bebeğin yanında bulunması ve bebeği oturur pozisyonda tutmak önemlidir. Benzer durumu buzdolabından çıkmış su dolu bir diş kaşıyıcı halka ile de uygulanabilmektedir. Diş kaşıyıcı plastik ve boyalı olmamalıdır. Bunların dışında eller yıkandıktan sonra parmakla dişetlerine yavaşça masaj yapılması bebeği rahatlatacaktır.

AĞRI KESİCİ ŞURUPLARDAN YARDIM ALINMALI

Bebeğin dikkatini dağıtacak aktiviteler; dışarıda gezinti, oyun oynamak, kucakta anne teması bebeği rahatlatacaktır. Medikal olarak bazı lokal anestezik içerikli kremlerden beslenme öncesinde yardım alınabilinir. Mutlaka doktor kontrolünde olmak kaydıyla ağrı kesici şuruplardan da yardım alınmalıdır. Bebeğin dişetleri çok kızarık ve ödemliyse, evde hazırlanacak soğutulmuş alman papatyası çayıyla yapılacak gazlı bez kompresi dişetlerinde antiseptik etki yaratacak hem de bebeği rahatlatacaktır.

DİŞ TEMİZLİĞİNE NE ZAMAN BAŞLANMALI?

Bebeğin ilk dişini çıkarmasıyla diş temizliğine başlanmalıdır. Dişler ilk başlarda nemli bir bezle silinmeli 1 yaşından sonra anne baba tarafından fıçalanmalıdır. 2 yaşından sonra çocuklar için üretilen florür oranı ayarlanmış diş macunu kullanımı kokusu gelecek kadar sürülerek kullanılmaya başlanabilir. 3 yaş itibariyle rutin diş hekimi kontrolleri başlamalı diş hekimi tarafından güçlendirici ve çürüğe karşı koruyucu bazı uygulamalar yapılabilmektedir.

Diş Hekimi Şeniz Yeşilkaya
Hürriyet Aile

Hamilelikte Seyahat

Gönderildiği yer: Hamilelik Dönemi, Outdoor | 0
Hamilelikte seyahat ederken dikkat edilmesi gerekenler…

Tüm gebelik boyunca seyahat edilebilir. Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Birgül Karakoç hamilelikte seyahat ile ilgili dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında bilgi veriyor!
Gebelikte seyahat için ideal zaman 2. üç aydır. Çünkü ilk 3 ayda aşerme, bulantı, kusma gibi problemler ve son 3 ayda da büyüyen karın ve gebelikten dolay çabuk yorulma yolculuğu zorlaştırabilir. Ancak özellikle uzun süren yolculuklarda dikkat edilmesi gereken bazı konular vardır.

•    Mutlaka emniyet kemeri kullanılmalıdır.
•    Airbagler açık olmalıdır.

Otobüs yolculukları hamileler için en az önerilen yolculuk biçimidir. Gerek hareket kısıtlılığı, gerekse molaların seyrek olması nedeniyle eğer başka seçenek varsa uzun otobüs yolculuğu tercih edilmemelidir. Yapıldığı takdirde otobüs hareket ederken oturulmalıdır. Tuvalet kullanılacaksa mutlaka kenarlardan tutarak gidilmelidir.

Tren yolculukları hareket imkanının daha fazla olması nedeniyle otobüse tercih edilmelidir. Ama tuvaletler küçük olduğundan mutlaka dikkatli olunmalıdır.
Tren, araba veya otobüsle seyahatlerde sürenin 5 – 6 saatten çok olmaması iyi olacaktır.

Özellikle uzun süren yolculuklarda uzun süre hareketsiz kalmak hamileler için risklidir. Tüm yolculuklarda bu konuya özen göstermek gerekir. Hamileliğin seyrinde başka özel bir sorun yoksa bu konuda önlem alarak yolculuk yapmakta herhangi bir sakınca yoktur.

Gebelik kanın pıhtılaşma eğiliminin belirgin olarak artmasına neden olur. Uzun süre bacakların aşağı sarkık durumda ve hareketsiz kalması kanın damar içinde pıhtılaşmasına neden olabilir. Özellikle bacak damarlarından kaynaklanan bir pıhtının akciğere geçerek ‘Akciğer Embolisi’ ne neden olabilmesi söz konusudur. Bu durum çok acil ve hayati tehlike doğuran bir tablodur.

Otomobille yapılan yolculuklarda sık mola vermek, molalarda önce bir süre dolaşarak baldır ve uyluk kaslarının çalışmasını sağlamak, ardından da bacaklarınızı yükseğe kaldırarak dinlenmek uygun olacaktır.

Uçak yolculuğu gebeler için güvenlidir. Kabin basıncında önemli değişiklik olmadığı sürece bebek için ekstra bir risk taşımaz. Buna karşın havayolu şirketleri kendilerini güvenceye almak için belli bir gebelik haftasından sonra doktor raporu talep eder. Buna karşın kıtalararası uzun uçuşlarda sık sık uçak içinde yürümek uygun olacaktır.
Kıtalararası seyahat yapılacağında mutlaka doktora danışılması gerekir. Ayrıca yapılan aşıların bulunduğu bir sağlık kartının gebenin yanında bulundurması faydalıdır.

Gebelikte seyahat için öneriler:
•    Rahat giysiler ve ayakkabılar giyilmelidir.
•    Uygun, rahat bir seyahat yastığı bulundurulmalıdır.
•    Tuvalet ihtiyacı mutlaka giderilmelidir.
•    Atıştırmalık yiyecek bulundurulmalıdır.
•    Emniyet kemeri takılmalı ve tüm güvenlik önlemleri alınmalıdır.

YÜZMEK VE GÜNEŞLENMEK
Yüzmek gebelik süresince yapılabilecek en ideal sporlardandır. Ancak atlamalar, havuzlardaki kaydıraklar, su oyunları, dalmak önerilmez. Özellikle ileri gebelik haftalarında suya atlamak yerinde havuz merdiveninden ya da sahilden girmekte fayda vardır. Havuzlarda kullanılan kimyasallar gebelikte ekstra bir sakınca oluşturmaz. Temiz olduğundan emin olunan deniz veya havuzda yüzmek gebelik sırasında yapabilecek en ideal spordur. Ancak sırtüstü ya da kurbağalama stilinde yüzmek ve çok zorlanmamak önemlidir.

Güneşlenmek konusunda ise biraz daha dikkatli olmakta fayda vardır. Gebelik olsa da olmasa da güneş ışınlarının dik olarak geldiği öğle saatlerinde güneşlenmek çok sağlıklı bir davranış değildir. Hamilelerin bu nedenle güneşlenmek konusunda çok daha hassas davranmaları önerilir. Kısmen gölgede oturmak daha doğru kabul edilse de akşam üzeri saatlerinde güneşlenilebilir. Mutlaka bol sıvı alınmalı, 30 SPFve daha yüksek bir güneş kremi kullanılmalı ve mutlaka şapka takılmalıdır.

Gebelikte solaryum zararlı mıdır?
Solaryumun bebeğe ve gebeliğe zararı olduğunu gösteren bir çalışma mevcut değil. Sauna veya solaryum gibi vücut ısısını yükselten etkenler bebekte omurga problemlerine neden olabilmektedir. Bazı çalışmalar ultraviyole ışıkları ile folik asit eksiliği arasında bir bağlantı göstermişlerdir. Ayrıca gebelikte cilt yanmaya ve lekelenmeye meyillidir.

Otobronzanlar tehlikeli midir?
Gebelikte iyi bir opsiyon olabilir. Fakat içeriğinde dihidroaseton mevcuttur ve deriden emilen bir maddedir. Gösterilmiş bir zararı yok, fakat ilk 3 ayda kullanmamak daha doğru olacaktır.

Gebelikte saunaya girmek sağlıklı mıdır?
Gebeliğin ilk 3 ayında vücut ısısının çok yükselmesi bebekte sakatlıklara yol açabilir. Bu nedenle gebelik boyunca çok ısıtılmış sauna önerilmez.

Hamilelikte sac bakımı yapılabilir mi?
Gebelik sırasında saç boyatmanın riskli olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Ancak güvenilir olduğu da kanıtlanmış değildir. Saça yapılan uygulamalarda kullanılan maddelerin çok az bir kısmı deriden emilmektedir. Bu kadar küçük bir miktar bebekte problem yaratmayacaktır. Fakat yine de tüm bu bilgiler rağmen gebeliğin ilk 3 ayında saç boyatılmasına izin verilmez.

•    Bitkisel kökenli boyaların kullanılmasında fayda var.
•    Boyayı iyi havalanan bir mekanda yaparak havaya karışan kimyasallara daha az maruz kalmak doğru olacaktır.
•    Kına son derece güvenli bir boyadır.
•    Kimyasalların gereğinden fazla saçta – kafada kalmaması sağlanmalıdır.
•    İşlem sonrası saçların çok iyi durulanması gerekir.
•    Bu tür işlemler yapıldığında mutlaka eldiven kullanılmalıdır.
•    Alerji açısından önce küçük bir deneme yapılması doğru olacaktır.
•    Kaşlar ve kirpikler boyanmamalıdır.
•    Süt verirken de saçlar boyanabilir.

Gebelik sırasında kişinin kendini iyi hissetmesi önemlidir. Bu nedenle öz bakımını kişi yapabilir.

Epilasyonun zararı var mıdır?
Gebelik boyunca hormonal değişiklikten dolayı tüylenmede artış olacaktır. Gebelikte iğneli – elektrikle yapılan epilasyon yapılmaz, çünkü amnion sıvısı elektrik akımını iletir. Isıyla yapılan epilasyonun gösterilmiş bir zararı yok. Lazer epilasyon konusunda bir bilgi birikimi olmadığından gebelikte önerilmez. Bu tür epilasyonlar yapılacaksa bile son 3 ayda meme uçlarına yapılmamalıdır.

Hamilelikte ağda yapılabilir mi?
Gebelikte cilt çok hassaslaştığından ağda yanma, tahriş yapabilir. Öncesinde ve sonrasında mutlaka antiseptik solüsyonla temizlenmelidir.

Tüy dökücü krem ve depilatörler kullanılabilir mi?
İçerdiği barium sülfat ve kalsiyum thioglycolatın gösterilmiş bir zararı yok. Fakat kullanmadan önce test dozu uygulamak ve alerji yapıp yapmadığını kontrol etmekte fayda var. Ayrıca koku nedeniyle mutlaka iyi havalanan bir mekanda uygulanmalıdır.

Gebelikte makyaj yapılabilir mi?
Gebelikte kaliteli malzemelerle, hafif makyaj yapılabilir. Özellikle içeriğinde yüksek dozda A vitamini içeren kremler önerilmez.
Çok ağır parfümler yerine daha hafif vücut spreyleri kullanmak gebelikte kişiyi rahatlatır.

Manikür ve pedikürün riskleri var mıdır?
Manikür ve pedikür gebelikte yapılabilir. Fakat dikkatli olunmalı, işi bilen birilerinin yapması gerekir. Özellikle enfeksiyon riskinden dolayı kişinin kendi aletlerini kullanması ve bu aletlerin temiz – steril tutulması önemlidir. İşlem sonrası mutlaka bir dezenfektan kullanılmalıdır.

 

 

 

Haberin Kaynağı:
Gazete Vatan

 

Bebeğim çok mu uyuyor?

Gönderildiği yer: Sağlık | 0
Annelerin uykunun çocuk gelişimindeki önemini bilmediğini dile getiren Uzm. Dr. Saral; “Maalesef annelerin çoğu bebeklerinin beslenmesine aşırı dikkat ederken, bebeklerin büyümesi için uykunun genel olarak gerekli olduğu dışında, kaliteli ve kesintisiz gece uykusunun bebeklerin büyümelerinde ve beyin gelişiminde ne kadar önemli role sahip olduğunun farkında değiller. Mükemmel bir gece uykusu, bebeğinizin gün boyu öğrendiklerini düzenlemesini, enerji depolarını yenilemesini ve yeni güne mutlu, zinde ve en önemlisi öğrenmeye açık olarak başlamasını sağlayarak zihinsel gelişimini hızlandırır. Bebeklerin uyku problemleri yaşaması beyin gelişiminde geriliğe neden olacak ve sağlıklı büyümesine engelleyecektir. Çünkü 0-3 yaş dönemi zihinsel gelişim ve sağlıklı büyüme için çok kritik bir dönemdir. Bu dönemde bebekler çok hızlı büyür ve gelişirler. Sonraki dönemlerde büyüme ve gelişme hızı düşer. Özellikle beyin gelişimi için 0-3 yaş dönemi hayati önem taşır. Beyin gelişiminin % 80’i bu dönemde tamamlanır ve beyin ölçüsü neredeyse yetişkinlikteki büyüklüğe ulaşır. Ayrıca bu dönemdeki hataların ve ihmallerin telafisi mümkün değildir. Eğer 0-3 yaş döneminde çocuk ihmal edildiyse; kesintisiz ve kaliteli uyumadıysa, sağlıklı beslenmediyse ve iyi bakılmadıysa bunlar beyin gelişimde geriliğe yol açarak ileriki yaşlarda telafisi olmayan durumlara neden olabilir. Bu nedenle kesintisiz gece uykuları bebeğin potansiyel beyin gelişimini gerçekleştirmesi için çok önemli role sahiptir” açıklamasında bulundu.

Hangi dönemde ne kadar uykuya ihtiyaç var?
* Yenidoğan döneminde bebekler günde toplam yaklaşık 11-18 saat uyurlar. 3-4 kez gündüz uyumaları da vardır.
* 2-3 aylık dönemde 3-4 saat aralıksız uyur ve beslenmek için uyanır. Aktif uyku %43’e düşer.
* 3 aylık olduklarında bebeklerin %71’i tüm gece boyunca uyurlar.
* 4 aylık dönemde, geceleri daha uzun; gündüzleri daha kısa uyurlar.
* 6 aylık periyotta 5-6 saatlik uyku döngüsünde 1-2 kez uyanırlar. Uyandıktan sonra bebeklerin 1/3-1/2’si kendi kendine yeniden dalarlar. Günde toplam yaklaşık 11-14 saat uyurlar ve bu bebeklerin %84’ü tüm gece boyunca uyuyabilir.
* 10 aylık bebeklerin 90%’ı tüm gece boyunca ve günde ortalama 10-13 saat uyurlar.
* 12 aylık bebekler günde toplam yaklaşık 10-13 saat uyurlar.
* 18-21 ay arası gündüz uykusu teke düşer.
* 21-36 ay arası çocukların büyük kısmı günde 1 kez yarım saat ile 3 saat arası öğlen uykusuna ihtiyaç duyarlar. 2 yaşında günde 10-12 saat uyurlar.
* Oyun çağı çocukları ise gün içinde 12-14 saat uyur. 1-3 kez gündüzleri uyurlar; ancak bunun akşam uykusuna yakın bir dönemde olmamasına özen gösterilmelidir.
* Okul öncesi dönemde ise geceleri 11-13 saat arası uyurlar, genellikle gündüz uyumazlar.
* 5-12 yaş arası çocuklar geceleri 11 saat uyurlar.
* Son yapılan çalışmalar ergenlerde gecede 10 saatlik bir uykuya ihtiyaç olduğunu göstermiştir. Ortalama 7-7,5 saattir.
* Erişkinlerde ise optimal uyku süresi 8 saattir. Yaş ilerledikçe uyku, uykuya dalma ve uykuda kalma süreleri değişiklik gösterir.Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Dr. Birol Saral

Haberin kaynağı: Hürriyet Aile

 

1 5 6 7 8